MHP’den Kınama
Ateş, yaptığı yazılı açıklamada, bazı üniversitelerde öğretim görevlisi ve akademisyen adı altında çalışan, bu milletin ekmeğiyle evlatlarını yetiştirmesi gerekirken, boyunu kilosunu ve çapını aşan bir anlayış içinde devlete ve onun kurumlarına kan kusan bildiri müsveddesini imzalayarak günlerdir kamuoyunu meşgul eden sapık zihniyeti şiddetle kınadıklarını ve lanetlediklerini söyledi.
Ateş, devletin Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de daha birçok yerde sokağa çıkma yasaklarıyla insanları açlığa susuzluğa mahkum, kişilerin hak ve hürriyetleri, özgürlükleri ihlal ediliyormuş, planlı ve kasıtlı kıyım yapılıyormuş iddialarını ileri süren akademisyenlere gösterdiği tepkide şu ifadelere yer verdi:
“Devlet, başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vaz geçmeliymiş. Sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması ve gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılması, maddi ve manevi zararların tanzim edilmesi bu amaçla ulusal ve uluslar arası gözlemcilerin yıkım bölgesine giriş çıkış ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyorlarmış. Bildirinin dördüncü bölümü daha ilginç, diyor ki, müzakere koşullarının hazırlanması ve kalıcı bir barış için hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Son bölümde ise Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyorlar ve ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu talepleri yerine gelene kadar temaslarımızı durdurmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz diyerek sonlandırıyorlar.”
Ateş, açıklamasında daha sonra şunları kaydetti:
“Görüldüğü gibi bu bildiride oralarda kazılan hendeklerden, hücre evlerinden Şehit edilen Askerden, polisten ve öldürülen sivil vatandaşlardan hiç bahsedilmiyor. O bölgedeki yerel yönetimlerin Türk Devletinin bir parçası değil de sanki başka bir ülkeymiş gibi konumlandıklarından asla söz edilmiyor. Peki, bu adamlar böyle bir bildiri yayınlama ve altına imza atma yiğitliğini nereden ve nasıl buluyorlar. Gümüşhane den soruyoruz bu adamlar gibi düşünen ama henüz kusmayan meclisteki malum partiden başka TBMM inde ve başka kurumlarda da olanlar var mıdır. Lütfen biraz geriye doğru gidiniz. İki sen öncelere çok değil. Hatırlayın kandil, İmralı Ankara hattını. Heyetler gidiyor, geliyor, tutanaklar mesajlar ve güzel şeyler olacak diye de Türk kamuoyu uyutuluyordu. Hatırlayın lütfen Devletin kocaman bakanları nerdeyse bebek katilini Demokrasinin önünü açan barış elçisi gibi sunuyor, nevruzlarda binlerce vatandaşı toplayıp Terörist başının mektubunu okutuyorlardı. Hele birde akil adamlar vardı ki, aman Allahım. Adamlar solon salon gezip Türk milletinin zekâsıyla alay etmeye kalktılar. Hatta akil adamlardan olan bir hem şehrimiz bu işi bilmem kimler anladı da bazıları hala anlamadı diye sözde sitem ediyordu. Biz Milliyetçi ülkücü hareketin mensupları olarak dünde bu günde hamdolsun aynı yerdeyiz. Şükrediyoruz çünkü kıblede durduğumuzdan hiç şüphemiz yok. Yıllardır ikazlarımızı yapıyor uyarıyoruz. Gelinen noktada şimdi bu adamların bildiri müsveddesine Devletin tepesinden gelen tepkilere bakar mısınız. Efendim siyaset yapamıyorlarsa gitsin hendek kazsınlarmış. Onları tekrar nefretle kınıyorlarmış. Çok merak ediyorum, hukukçu değilim bilmiyorum, bütün bu ifadelerin hukukumuzda bir karşılığı yok mudur. Devlete hakaret ifade özgürlüğümüdür. Şimdi bu adamları nasıl yargılayacaksınız. Geriye dönük Devlet eliyle yapılan pazarlıklar, müzakereler verilen tavizler barış süreci diye terörün daha da büyümesine göz yumanlar adamlar sizde bunları yaptınız, sizde şunları görmediniz derse ve onlarda sizlerden şikâyetçi olup beraber yargılanalım derlerse herkese lazım olan Adaletin terazisine razı olabilecek misiniz. Ne o adamlar nede siz yaptıklarınızla kalacak yakanıza yapışacak hiçbir ele müsaade etmeyeceksiniz. Her iyi niyete bir kulp bularak sanal düşmanlarla milleti korkutmayı sürdüreceksiniz.”
“Bir köşe yazarı (Y.ÖZDİL)köşesindeki yazısında terör örgütünün Gazetelerine attığı bazı twitleri yazmış.(-Kibritle oynamayın dedim size bak karakol üfff olmuş.-Bahar erken geldi,ilk cemre Çınara düştü.-Karakol güneşimizi kesiyordu ortadan kaldırdık.-Çınar karakolunda yaralanan polisler için Z grubu kan aranıyor.-Ambulans sesiyle halay çekilir.)Üç BEBEĞİN KATLEDİLDİĞİ Lojman saldırısından sonra pkk sempatizanlarının attığı bazı twitlar bunlar diyor. Bunu niye yazıyorum, açılımcılar, süreççiler ve Devletin kurucu kimliğinin makyajı ile barış geleceğini sananlara acı bir cevap olsun diye. Çocukları öldürmüşler, siren sesiyle halay çekiyorlar, buyurun duygudaşlık yapın. Yıllardır bunlara inanmaya, aldanmaya değer miydi. Nihayetinde Ülkemizdeki bu karışıklıktan istifade ederek acaba yapısal bir değişiklik yapabilir miyiz diye umut edenlere de şunu hatırlatmak isterim. Gıpta edilen sayısal bir çoğunluk ve destekle hükümetsiniz. Asla iki başlılık yoktur, tam tersi Türkiye kim ne derse desin saraydan yönetilmektedir. Oraya itaat tamdır. Başkanlık için bahaneler üretmenin kimseye faydası yoktur. “
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim