YEMEKLERE TUZ KOYMAYIN
Her yıl 12-18 Mart haftası, “Dünya Tuza Dikkat Haftası” olarak anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, tuzun sağlık üzerindeki etkisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kronik hastalıklara davetiye çıkarıyor
Tuz yeme alışkanlığının başta kalp, böbrek, pankreas hastalıkları olmak üzere obezite ve diyabet gibi diğer kronik hastalıkları da beraberinde getirdiğini belirten Dr. Yıldırım, bu alışkanlığın ilerleyen yıllarda geri dönüşü mümkün olmayan hastalıklara yol açtığının altını çizdi.
Günde 1 çay kaşığı tuz yeterli
Günlük tuz tüketiminin, 5 gramdan az (yaklaşık 1 çay kaşığı) olması gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Güzin Oğuz Yıldırım; tuz tüketiminin azaltılmasının işlenmiş hazır gıdaları azaltmak ve marketlerdeki yiyeceklerden en az sodyum içerenleri seçmekle başlayacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Günlük tuz kullanımının 5 gramdan az olması; kalp sağlığı riskini belirgin oranda azaltır, uzun sağlıklı yaşam şansını artırır ve yılda 2,5 milyon hayat kurtarır. Tuz tüketimi azaltılmalıdır. Günlük olarak 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya l silme tatlı kaşığı) geçmemelidir. Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir.”
Sofranızdan tuzluğu kaldırın!
Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarının azaltılması gerektiğini kaydeden Güzin Oğuz Yıldırım, “Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir. Sofrada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve sofradan tuzluk kaldırılmalıdır” dedi.
Bu besinlerin tuz miktarı çok fazla!
İçerdiği tuz miktarı nedeniyle hazır gıdaların tüketiminin sınırlandırılması gerektiğini kaydeden Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, şunları söyledi:
“Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, patlamış mısır vb.), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), turşu ve salamura (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir.”
Salamurayı tüketmeden önce suda bekletin
Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası gibi yiyeceklerin tuz içeriğinin fazla olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır. Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir” tavsiyesinde bulundu.
Tuzsuz beslenmeye bir süre sonra alışacaksınız
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz Yıldırım, “Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir. Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmelidir. Tuz yerine doğal lezzet artırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır. Tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir süre ısrarlı davranıldığında, kişinin tuzu azaltılmış beslenme biçimine alışabileceği unutulmamalıdır.”
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim