YILDIZ ESKİCİOĞLU
Yıldız Eskicioğlu kimdir?
1928 yılında Gümüşhane’ de doğdum. Annem ve babam Eskişehirli şimdiki Süleymaniye Mahallesi'ndendi. Babam avukattı, çok güzel bir konağımız vardı. 8 kardeştik. Babamın ilk evliliğinden üç çocuğu vardı, üç çocuğuyla birlikte muhacir olup Gümüşhane'den gitmişler. Daha sonra salgın hastalıkta ilk ailesi ölmüş ve baldızıyla yani benim annem ile evlenmek zorunda kalmış. Annemin de beş tane çocuğu oldu. Babam hem hafızdı, sesi çok güzeldi, hem de çok başarılı bir avukattı. Bize Hacı İmamzadeler derlerdi. Babam bizlere Güneş, Melek, Yıldız adlarını verdi. “Hikmet Bey gökyüzünü yere indirmiş” diye şaka yaparlardı.
Babam öğretmenlik kızlara yakışır diye bizi öğretmen okuluna yolladı. Bir kız kardeşim de Trabzon Kız Sanat Okulu'nda terzi olarak yetişti. Gümüşhane'de kızlarını okutan ilk kişi benim babamdır. İstanbul Çapa Kız Öğretmen Okulu'ndan mezun oldum. Fransızca hocası olmayı çok istiyordum fakat bazı aksilikler oldu. O dönemde babamı kaybettim. Babam tüm çocuklarını İstanbul'da okuttu. Hatta ablamın bir tanesi orada öldü. Topkapı'da Saray binası okulumuzdu orada yatılı olarak okuduk. Babam kızlarım okusun diye çok özenmişti. En büyük abim Şinasi Özdenoğlu şair ve yazar, eski Ankara milletvekili şu anda Ankara'da yaşıyor. Benden 7 yaş büyüktür abim, iyice yaşlandı.
Nerelerde öğretmenlik yaptınız?
İlkokul öğretmenliğine ilk kez Gümüşhane'nin Kelkit kazasında başladım. O zamanlar abim Kelkit'te Kaymakam idi. Bir yıl Kelkit'te çalıştım ikinci yılda Gümüşhane Tekke Köyü’ ne atandım. Tekke Köyü'nde bir arkadaşımla bana bir lojman verdiler aynı evde yaşıyorduk adı Resmiye idi. Ben biraz acemiydim yemekleri arkadaşım pişirirdi, bende onun planlarını yapardım. 2 yıl Tekke'de birlikte çalıştıktan sonra Gümüşhane'ye bekar bir vali geldi ve arkadaşımla evlendi. Bu evlilik memlekette büyük bir olay oldu. Vali öğretmenle evlenmişti. Ben de buranın ileri gelen ailelerinden bir hakim ile evlendim. Eşim hakim olduğu için bizi Rize'ye atadılar. Rize'de o kadar çok yağmur yağıyordu ki her gün eve ıslanarak gidiyordum. Fakat o zaman mesleğime çok düşkündüm istiyordum ki yağmur yağmasın ıslanmayalım. O kadar çok yağmur yağardı ki her gün şemsiyeyle giderdim okula. Çocukların şemsiyelerini çivilerden asardık. Rize'de bir yıl kaldım, eşim kura çekti Yozgat'ın Akdağ ilçesine tayin edildik. Bilmediğimiz yerlerdi. Orada çok sıkıntı çektik. iki yılda Yozgat'a kaldık. Bu sürekli yer değişmeyi beğenmedim bir yerde oturup öğrencilerimi birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar okutmak istedim. Daha sonra Gazipaşa ilkokuluna tayin oldum. On iki on üç sene Gümüşhane Gazipaşa ilk Okulu'nda öğretmenlik yaptım.
Gümüşhane’ ye her yaz geliyorsunuz.
Ankara'da oturuyorum ama yazları Gümüşhane'ye geliyorum. Memleketimi çok seviyorum. Özlem duyuyorum. Özellikle de doğup büyüdüğüm mahallemi, evimi çok özlüyorum. Biz çocukken arkadaşlarım evin önünden dereden geçip gelirlerdi bize. Çocuklarımda memleketlerine çok düşkünler, çok severler ve her yıl gelirler.
Gümüşhane'de aynı dönemlerde öğretmenlik yaptığınız başka bir kişi var mı?
Çoğu Gümüşhane'den gitti, vefat edenler oldu. Şu anda yok.
Türkçe telaffuzunuzun bu kadar güzel olmasının sebebi nedir?
Babam kitap okumaya çok meraklıydı, kültürümüz artsın diye yeni çıkan kitapların hepsini alıp gelirdi. Okumamızı isterdi. Gümüşhane lisanı ile konuşmayı yasakladılar bize. Özellikle abim Şinasi Özdenoğlu evde yanlış bir kelime kullansak bizi tenkit eder, derhal onu düzelttirirdi. Okumayı hala çok severim. Günlük gazeteleri, dergileri ve kitapları çok okurum.
Özdenoğlu Konağı size neler ifade ediyor?
Özdenoğlu Konağı’ nda doğdum bu ev benim için çok değerlidir. Her gece rüyalarımı konakta görürüm. Annem oradaydı, ben hergün oraya giderdim. Annem öldükten sonra uzun seneler yas tuttum. Özdenoğlu Konağı dile gelse de anlatsa. Eve misafirler gelirdi gaz lambaları asılırdı ağaçlara, yemek yerlerdi. Bizde kapıdan onlara bakardık. Gümüşhane'ye her geldiğimde Özdenoğlu Konağı’ na arkadaşlarımla gidiyorum. Abim Şinasi Özdenoğlu, konağı devlete bağışladı.
Fahri Akagün çok uzun yıllar Gazipaşa’ da öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Bize Fahri Bey’i anlatır mısınız?
Zannederim ki dünyada Fahri Akagün gibi bir başöğretmen yoktur. Fahri Akagün benim başöğretmenim ve aynı zamanda eşimin amcazade çocuğudur. 23 Nisan'da Halkevi' nde müsamereler yapardık. Çocukların anneleri babaları çok fazla ilgi gösterirlerdi. Eskiden müsamerelere dışarıdan sanatçılar gelirdi, konserler verilirdi. Çok güzel etkinlikler yapılırdı. Müsamereler için çocukların anneleri elbise dikerlerdi. 23 Nisan deyince Gümüşhane'de çok büyük hazırlıklar olurdu. Cumhuriyet bayramları yapılırdı günlerce sürerdi.
Mesleğine aşık bir Yıldız öğretmen..
Öğretmenliği çok severek yaptım, tekrar dünyaya gelsem yine öğretmen olmak isterdim. Çocuk seslerini duyduğum zaman içimde bir sızı hissederim. Fransızca öğretmeni olamadım o benim içimde büyük bir ukte olarak kaldı. Bu isteğim içimde kaldığı için eşim beni Paris’ e bile götürdü gezmeye.
Yaptırdığınız okula sizin adınızın verileceği konuşuluyor. Neler hissediyorsunuz?
Bir okul yaptırdım emirler mezarlığının üst tarafında Eylül ayı içerisinde zannediyorum okullar açıldığında açılış töreni yapılacak. Okula benim adımı vermişler. Elimden geldiği kadar eğitime destek olmak istiyorum. Milli Eğitim Müdürü ile telefonla konuştuk, bana teşekkür etti. Kadir kıymet bilen bir kişi olduğunu düşünüyorum.
Çocuklarınızın eğitimiyle kendiniz mi ilgilendiniz?
İki tane kızımı beşinci sınıfa kadar kendim okuttum. Annesi iltimas geçiyor demesinler diye özen gösterdim. Zaten babaları da çok özenle okuturdu onları. Bir tanesi Ankara'da profesör diğer kızım hakim oğlum da eczacı oldu.
Elif Öktem: Bu keyifli röportaj için teşekkür ederim.
Yıldız Eskicioğlu: Ben teşekkür ederim
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim