MUSTAFA ZENGİN

MUSTAFA ZENGİN

Sizi tanımayan okuyucularımız için sizi tanıyarak başlayalım röportajımıza. Mustafa Zengin kimdir?

1980 yılında Gümüşhane'nin Torul ilçesi Atalar köyünde doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Gümüşhane'de okudum. Daha sonra Gümüşhane'de esnaflık yaptım, fırın işlettim. Üç yıldır da Gümüşhane Belediyesi basın bürosunda çalışıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Sizi fotoğraf çekmeye teşvik eden neydi, ne zaman ve nasıl tanıştınız fotoğrafla?

Fotoğraf ile tanışmam çocukluk yılarında oldu. Çocukluğum Zigana Dağı'nın zirvesinde Alas Yaylası’ nda geçti. 10-12 yaşlarında yaylaya gelen turistlere çiçek satıyordum. Turistlerin ellerinde büyük makinalar var ve fotoğraf çekiyorlardı. Zaman zaman bizim fotoğrafımızı çekiyorlardı. Bende heves ediyordum onlara.  Manzara anlamında zengin bir bölgede yaşıyoruz. Flora çeşitliliği, sis bulutları… Doğaya çok büyük sevgim vardı. Sattığım çiçeklerden kazandığım paraları biriktirerek Gümüşhane'ye geldiğimde küçük bir kompakt makine aldım. Kendimce çekimler yapıyordum. Çektiğimiz fotoğraflar yanıyordu, istediğim gibi olmuyordu. Esnaflığa başladıktan sonra fotoğraf çekmekten koptum ama fotoğraf ve belgesel izlemeye devam ettim. İyi bir belgesel izleyicisiyim. Sürekli belgesel izlediğim için fotoğraf aşkı bende tekrar can buldu. Artık başlamalıyım diye düşündüm ve 2008 yılında makine alarak fotoğraf çekmeye başladım.

Gençlik Merkezi’nde fotoğrafçılık eğitimi veriyorsunuz? Fotoğrafçılıkta eğitim almak gerekir mi? Fotoğrafçılıkta alaylı ve mektepli vardır diyebilir miyiz?

Gümüşhane'de kendi kendimi yetiştirdim. Fotoğrafçılığı imkanlar kısıtlı olduğu için deneme yanılma yöntemiyle öğrendim. Tabii ki fotoğrafçılıkta iyi bir yerlere gelmek için en etkili birinci kural fotoğraf izlemek, ikinci kural belgesel izlemek üçüncü sırada da eğitim gelebilir. İmkanınız varsa kesinlikle eğitim almalısınız.

Fotoğraflarınızda insan teması fazlaca görülüyor. İnsan temasının özel ilgi alanınız olduğu söylenebilir mi? Başka ilgi alanınız var mı?

 Köyde yaşadığım için çekmiş olduğum fotoğraflar yaşadığım olaylara ait fotoğraflardı. Yaşanmışlıkları çektiğin için insan teması daha çok yer aldı. İnsan temalı fotoğraflar da kendimi buluyordum bunun bana verdiği mutluluk tarif edilemez.

Size göre fotoğrafçılıkta “ üretici olmak” nedir? Nelerden ilham alırsınız?

Üretici olabilmek için farklı düşünmek gerek. Taklitten uzak özgün bir tarz oluşturmak gerekir. Farklı açılar ve farklı kadrajlar aramak gerekir. Aşırı derecede fotoğraf izlemek gerekir. Günde en az 50 tane fırsatım varsa 100-150 tane fotoğraf izliyorum.

Ülkemizde fotoğraf sanatına yaklaşımı bir fotoğrafçı olarak nasıl buluyorsunuz?

Son dönemde Türkiye'deki fotoğrafçılıkta taklitçilik başladı. Bu da hoş bir durum değil. Ben fotoğrafçılığa başlarken Gümüşhane açısından baktım. Gümüşhane'deki yaşam tarzını ulusal ve uluslararası platformlara nasıl taşırım diye düşündüm ve hep bunun mücadelesini verdim. Ben bir Gümüşhaneli olarak Gümüşhane'de neler çekilebilir kuşburnu, külek yapımı gibi Gümüşhane’ ye özgü değerleri nasıl anlatabilirim kaygısını güttüm.

Gümüşhane’de fotoğrafa olan ilgi nasıl sizce?

Gümüşhane’ yi fotoğrafçılık alanında ulusal ve uluslararası platformda ilk kez ben temsil ettim. 2015 yılında aldığım National Geographic ödülünden sonra Gümüşhane'de fotoğrafçılığa ilgi arttı. Üniversite öğrenci nüfusunun artmasıyla birlikte fotoğrafçılığa olan ilginin Gümüşhane'de daha da artacağını düşünüyorum.

Ödül kazandığınız bir fotoğrafın hikayesini anlatabilir misiniz?

Taşköprü'de yaylacı bir amcayı çekmiştim. Bayburt Soğanlı yaylasından Akçaabat'a gidiyordu.  Taşköprü Yaylası'nda tesadüfen karşılaştık ve tanıştık. Soğuktan ellerin üşümüştü fotoğrafını çekebilmek için ricada bulundum kabul etti. Soğuk havada fotoğrafladım. Akşam muhabbet ettik. Amca benden ayrılırken duygulanmıştı. Beni çok etkilemişti bu olay.

Beğendiğiniz fotoğrafçılar kimlerdir?

Ara Güler, Ahmet Fatih Sönmez beğendiğim fotoğrafçılardır.

En iyi fotoğraf makinesinin veya objektifin en güzel fotoğrafı çekeceğini düşünüyorlar. Tecrübelerinize dayanarak özellikle fotoğraf çekmeye yeni başlayan ve bu röportajı takip eden okuyucular için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Makina fotoğrafçılıkta araçtır. Fotoğrafı göz görür, bunun için makina çok etkin değildir. Fotoğraf çekiminde makine çok önemli değildir. Önemli olan fotoğrafı görmek, yaşamak ve hissetmektir. Fotoğraf çekmek için azimli olmak gerekir, dünya çapında çok fazla fotoğraf izlemek gerekir.

Ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldınız. Birçoğundan da ödüller aldınız.  Sizi en çok mutlu eden ödül hangisi oldu?

Bugüne kadar ulusal yarışmalarda çok sayıda ödül aldım. Uluslararası yarışmalardan bazıları:

*Konya Valiliği 7. Uluslararası Fotoğraf Yarışması Dünya İnançları kategorisi “UPI Gümüş Madalya”

*Gaziantep İpekyolu Fotoğraf Sanatı Derneği (GİFSAD) "Değirmen" adlı fotoğraf UPI Mansiyon ödülü

*Gaziantep İpekyolu Fotoğraf Sanatı Derneği (GİFSAD) "emek" adlı fotoğraf GİFSAD Gümüş Madalya

*Kahire Uluslararası Fotoğraf Sanatı Dergisi jüri özel ödülü.

*National Geographic Dergisi 2015 yılı uluslararası fotoğraf yarışması ‘insan’ kategorisi ‘Külekçi’ fotoğrafı birincilik ödülü.

Beni en çok mutlu eden ödül National Geographic Dergisi 2015 yılı uluslararası fotoğraf yarışması ‘insan’ kategorisi ‘Külekçi’ fotoğrafı birincilik ödülü oldu. Hiç beklemiyordum.  17 bin fotoğraf arasında birinci olmak çok zordu.

Elif Öktem: Bu keyifli röportaj için teşekkür ederim.

Mustafa Zengin: Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Tutunduk bir sevdanın kanadına, o nereye biz oraya…