HAFTANIN KONUĞU:GÜMÜŞHANE KIZILAY ŞUBE BAŞKANI NAİM AĞAÇ
Röportaj : Hasan Pir, Rüveyda Usta, Bekir Bulut, Uğur Bulut
OLAY: Naim Bey, gazetemize hoş geldiniz. Belediye başkanı olduğunuz dönemlerde Gümüşhanelilerin size verdiği “Baba” unvanı vardı. Siz o günlerden bugüne Gümüşhane’de hep Naim Baba olarak anıldınız. Hangi yıllar Gümüşhane Belediye Başkanlığı yaptınız?
NAİM AĞAÇ: 25 Mart 1989 seçimlerinde Gümüşhane Belediye Başkanı seçildim. 1999 Nisan seçimlerine kadar 2 dönem Belediye Başkanlığı görevini yürüttüm.
OLAY: Bir dönem İl Genel Meclisi üyeliği ve şimdi Kızılay Şube Başkanlığı yapıyorsunuz. Gümüşhane’yi her yönü ile tanıyan biri olarak Gümüşhane sizin için ne ifade ediyor?
NAİM AĞAÇ: Belediye Başkanlığı’ndan önce 10 yıl şimdiki adıyla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde görev yaptım. Belediye Başkanlığı’ndan sonra ise sosyal hayat ve iş hayatının içinde hep oldum. 2 yıl inşaat mühendisliği bürosu çalıştırdım. Daha sonra yapı denetçiliği yaptım. Bir dönem İl Genel Meclisi üyeliği yaptım. Şimdi de Kızılay Gümüşhane Şube Başkanlığı yapıyorum. Bu görevler benim Gümüşhane’de hep diri kalmamı sağladı. Beni hep hayatın içinde tuttu. Haliyle Gümüşhane’nin meselelerini az çok biliyor ve onlara hakimim diyebilirim. Gümüşhane benim için sosyolojik anlamda paylaşma, ikram etme, misafirperverlik, ev sahipliği, kardeşlik, barış diyarı olan bir memleket. Gümüşhane’yi böyle tarif edebilirim. Gümüşhane dostunu, kardeşini bağrına basma diyarıdır. Ana gibi yar Gümüşhane gibi diyar olmaz. İnşallah Gümüşhane insanı bu özelliğini devam ettirir.
OLAY: Kurban Bayramı’ndan yeni çıktık. Çocukluğunuzun Kurban Bayramları ile günümüzün Kurban Bayramlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
NAİM AĞAÇ: 50-60 yıl önce yaşadığımız bayramlarla bugünkünü mukayese ettiğimizde belki geçmişte çocuksu sevinçlerimiz ön plandaydı. Anamız, babamız ve büyüklerimiz bize hediye alacak diye seviniyorduk. Veyahut et yiyeceğiz diye seviniyorduk. Bugün geldiğimiz noktada ben eskiye nazaran daha sevinçliyim diyebilirim. Çünkü bizim milletimiz her türlü paylaşımı yurt içinde eşiyle dostuyla komşusuyla alabildiğine yaşıyor hem de milletimiz yurt dışındaki garibanlara, yoksullara imkân sunuyor ve onların imdadına koşuyor. Kızılay’da görev alan arkadaşlarımız şunu söylüyorlar; “Afrika’da öyle ülkeler var ki eti görüyorlar ve tanımıyorlar.” Dolayısıyla eski bayramlar benim için sevinç, coşku, güzellik ifade ediyordu ama şimdiki bayramlar da bereket, ikram, paylaşım, fakirin imdadına koşma ve özellikle yurt dışındaki insanların imdadına koşma, onlara yardımcı olma bayramı olarak görüyor ve bununla çok övünüyorum.
OLAY: Hayatınızın geçtiği Gümüşhane’de dün ile bugün neler değişti. Bu değişimlerde sizi en çok üzen ve mutlu eden şey nedir?
NAİM AĞAÇ: Köylerimizde geçmişte çok yoksulluklar vardı. İdare lambası etrafında oturur ve okurduk. 1964-1965 yılları ben orta üçüncü sınıftan liseye gideceğim dönemlerdi. Ayaklarımda kara lastik ayakkabısı vardı. Babam bir gün Kale pazarından bana bir çift lastik getirdi. O kara lastikler eskir diye 1 hafta ayağıma takmadım. Geçmiş buydu. Geçmişte milletimiz çok imkânsızlık yaşadı fakat şimdi çok güzel imkânlar var. Bolluk ve bereket var. Geldiğimiz noktada beni üzen en büyük şey, bütün köylerimiz tarımı, hayvancılığı hemen hemen neredeyse terk etti. Dün benim yoksul dediğim köyde bin tane davar çıkıyordu, 300’e yakın büyükbaş hayvan çıkıyordu ve insanlar geçimini oradan temin ediyordu. Şimdi ise köyümde bir tane oğlak yok. Bizim köylerimiz ekmiyor, biçmiyor tamamen emekli maaşına bağlı, devlete bağlı, dışarıya bağlı bir geçim sürüyor. Bu beni çok üzüyor. İnsanlar toprağını terk ediyor bazı söylemler bunu devletin politikasına bağlıyor olsa da aslında öyle değil. İnsanımız daha iyi kazanırım ve daha iyi şartlarda yaşarım diye bunları terk ediyor. Görünen o ki toprağa bağlı kalmak hiç de öyle düşünüldüğü gibi kötü bir yaşam değil.
Beni sevindiren şey ise şu, artık Anadolu’ya tersine göç başlıyor. Umarım ki gelecek yıllarda tüm köylerde tarım ve hayvancılık tekrar eski haline gelir. Eskiden karasabanla yapılan tarım şimdi makine ile yapılır. Ülkemizde çok büyük bereketler olur. Bunlar bizim gelecek adına umutlandığımız şeyler. Şehircilik açısında düşünürsek, Gümüşhane’ye ilk geldiğim zaman nüfus tabelasının 3 bin olduğunu hatırlıyorum. Daha sonra zamanla yükseldi. Gümüşhane büyük bir köydü. Bahçeler arasında leylak kokularından, çiçeklerden yürüyemezdik o kadar güzel bir köydü. Şimdi şehrimiz büyüdü, gelişti, ekonomisi arttı ama eski şehrimiz elden çıktı. Eski bir belediye başkanı olarak buna üzülüyorum. Bunda hepimizin dahili var. Belediye Başkanı olarak benim de dahilim var, geçmişte idarecilik yapan valilerimizin, sivil toplum örgütlerinin de var, halkımızın da var. Herkes kentleşelim, gelirimiz artsın düşüncesindeydi ama şehrimiz estetik açıdan bir noksanlık oldu. Keşke Gümüşhane o eski haliyle büyüyebilseydi, yatay büyüyebilseydi daha güzel olurdu. Benim üzüldüğüm şeyler bunlar.
Mutlu olduğum şey ise insanımızın hayat seviyesinin yükselmiş olması. Caddelerimizin düzenli olması, iyi konutlarda oturmamız sevindirici. İnsanımızın refah seviyesinin artması sevindirici. İlimize yapılan bir takım yatırımların ileriye yönelik umut olması sevindirici. Çevre kirliliğinin azalması sevindirici. Sivil toplum örgütlerinin geleceğe yönelik insana yatırım yapması sevindirici. Toplumun her kesimi geleceğe yönelik işlerde söz hakkını kullanıyor. Devletimizi, idarecilerimizi bu konularda olumlu yönde yönlendirmeye çalışıyor bunlar sevindirici şeyler.
OLAY: Sürekli hayatınızda yoğun bir meşguliyet vardı. Bu meşguliyetiniz içerisinde yorgunluğunuzu ya da stresinizi nasıl atıyorsunuz?
NAİM AĞAÇ: Özellikle üniversite sonrası iş hayatına başladığım zaman okumak benim için önemli oldu. Bütün yabancı yazarların romanlarını okudum diyebilirim. Çok roman okurdum. Gittiğim yerlere de kitaplarımı götürür, hem yolda hem gittiğim yerde de kitaplarımı okurdum. Belediye başkanlığından sonra kitap okumaya ara verdim. Belediye başkanlığından sonra Kuran-ı Kerim okumayı kendi kendime öğrendim. Çok fazla eğitim almadan iyi okuduğumu düşünüyorum. Şimdi ise Arapça öğrenmeye çalışıyorum. Kuran-ı Kerim’i okuduğum zaman biraz da olsa anlayabileceğim kadar Arapça öğrenmeye çalışıyorum. Müzik merakım çocukluğumdan beri var. Türkü çok dinlerim. Sesim güzel değildir, iyi türkü söyleyemem ama hep eşlik ederim.
OLAY: Lise yıllarınızda meslek idealiniz neydi?
NAİM AĞAÇ: Lise yıllarımda öğretmen olmak istiyordum. Bizim idolümüz köydeki öğretmenimizdi. 2 sene biri Erzurum, biri Diyarbakır olmak üzere öğretmenlik programlarını mülakatta kaybettim. Sonra da mühendislik okuyup bitirdim. O zaman da çevremizden ve ailemizden gördüğümüz hep “devlette iş bulmak” arzumuz vardı. Onu olduk. Belediye başkanlığı arzum şurada başladı. Üniversiteyi bitirdiğim zaman İstanbul Kocasinan Belediyesi’nde görev aldım. Orada 3 yıl Fen İşleri Müdürlüğü yaptım. İmar Şube Müdürlüğü’nde görev aldım. O yıllarda Belediye Reisimizi idol olarak görmeye başladım. Daha sonra 80 olaylarında babam benim İstanbul’a gitmeme engel oldu. Gümüşhane’ye geleceksin, belediye başkanımız bizim dostumuz ona söyleyeceğiz seni belediyeye alacak. Dedi. Kalktık Gümüşhane’ye geldik. O yıllarda belediyeye girmek için imtihan kazandı belgesi lazımdı. Rahmetli Başkanımız Sebahattin Aytaç’a, bize imtihan kazandı belgesi verirseniz biz bu belgeyle Devlet Su İşleri’ne, Karayolları’na girebiliriz dedim. Belediye başkanı Sebahattin Aytaç Bey de -Allah Rahmet etsin- sen şimdi mühendissin. Bizim seni imtihan edebilecek bir mühendisimiz yok. Benim mesleğim de senin mesleğine uygun değil, ben de imtihan edemem. Kusura bakma dedi. Biz çıkarken bir dakika delikanlı dedi. Buyurun Reis bey dedim. Sen neden imtihan kazandı belgesi istiyorsun bir gün buraya Belediye Reisi olursun dedi. 198 yılıydı ve bu sözden 9 yıl sonra Belediye Reisi oldum.
OLAY: Sizin döneminizdeki belediyecilik ile günümüz belediyeciliğinde neler değişti?
NAİM AĞAÇ: 1989’da Gümüşhane Belediye Başkanlığı1nı kazanıp göreve başladığımda belediyemiz makine yönünden çok kısıtlı imkanlara sahipti. Biz her sabahları öğlene kadar Karayolları’ndan, Devlet Su İşleri’nden, Köy Hizmetleri’nden makine, greyder, kepçe isteyerek zamanımız geçti. O dönemde bir belediye otobüsü aldık, Pazar meydanında davul-zurna ile açılışını yaptık. O dönemde bir otobüs almak çok önemliydi. Şimdi belediyelere özel bankalar dahil kredi veriyorlar. O zaman İller Bankası’ndan bile belediyelerin kredi alması çok zordu. Size sadece yatırım için kredi veriyordu. Belediyelerin imkânları bugün çok fazla. Geçmişte çok kısıtlıydı, biz o kısıtlı imkanlarda çok önemli hizmetler yapmaya çalıştık.
Allah selamet versin buraya Başbakan Yıldırım Akbulut Bey gelmişti. O zaman nüfus sayımı vardı. O zaman ANAP Gümüşhane İl Başkanı Süleyman Köprülü Bey telefonda bana, başbakanımızın programlarına katılmanızı özellikle istiyoruz dedi. Süleyman Bey, başbakanımızın programına katılacağım ve başbakanımızın buradaki programlarını da belediye olarak ben üstleneceğim dedim. Süleyman Bey bu sözüme çok sevindi. Ziyaretten 3-4 ay sonra Ankara’ya gittik, Mahmut Oltan Sungurlu bakandı. Sayın Bakanım beni başbakanla görüştür dedim. Daha sonra başbakanın yanına gittik. Sayın Başbakanım Gümüşhane’nin kanalizasyonunun yenilenmesi lazım, içme suyu şebekesinin yenilenmesi lazım, elektrik hatlarının yerin altına alınması lazım ve bütün bunların binalara da döşenmesi lazım dedim. Başbakan da Reis bunları yaparsın ama seçimleri kaybedersin dedi. Ben de Başbakanım bunları yapalım ben seçimi kaybedeyim dedim. Orada İller Bankası Genel Müdürü’ne telefon etti. Telefonda İller Bankası daha onların projesi yok dedi ama Başbakan da “Ben proje bilmem, son baharda oraya gidip temel atacağım” dedi. Tam talimat verdi. O talimat üzerine bizim kanalizasyonumuz, elektrik hattımız, içme suyu hattımız yeraltına alınmasının tamamı bağış gelecek şekilde sayın Başbakan Akbulut zamanında yapıldı. Tabiiki şunu unutmamak lazım ben Doğruyol Partisi’nin belediye başkanıyım. Hükümette ise ANAP var. Böyle bir durumda hiç ayrım yapmadan Hükümet Gümüşhane Belediyesi’ne yardım yaptı. Bu işlerin yürümesinde hemşerimiz, büyüğümüz Oltan Bey’in çok emeği var. İktidarla iyi münasebetimiz, sayın Bakanımız Oltan Bey’e saygıda kusur etmememiz, onun da yatırım yönünden Gümüşhane’yi hiçbir şekilde ayrı düşünmemesi, ‘Gümüşhane benim memleketim’ diyerek olumlu yaklaşımlarla Gümüşhane’ye kıt imkanlarda büyük yatırımlar getirildi.
OLAY: Belediye Başkanı olduğunuz dönemde Sayın Tansu Çiller başbakandı. Tansu Hanım denilince akla Gümüşhane kuşburnusu geliyor. Tansu Hanım Gümüşhane kuşburnusunu bir toplantıda övdü ve Türkiye’de gündem oldu. Bu anıyı yaşayan insanlardan birisiniz. Bu olay nasıl oldu?
NAİM AĞAÇ: 1995’li yıllarda rahmetli Valimiz Ayhan Çevik ile birlikte İstanbul’da Gümüşhaneli dernekleri ziyarete gittik. Tabi o arada hemşerimiz Aydın Doğan’ı da ziyaret ettik. Ziyaretimiz sırasında Aydın bey, “Hürriyet Gazetesi’nin kuruluş yıldönümü var, ben size davetiye veriyorum. Oraya üst seviyede bir katılım olacak. Bunu sadece sizlere yapıyorum. Buraya buyurun gelin. Orası çok kalabalık olacak oraya geldiğinizde bana kendinizi gösterin” dedi. O gün özel kuaförüme gittim. Her şeyi dört dörtlük hazırlandım. Vehbi Koç, Sakıp Sabancı ve Alparslan Türkeş gibi önemli isimler de o toplantıdaydı. Aydın Bey Başbakan Tansu Çiller’i karşıladı ve salona girdi. Biz Vali beyle kendimizi Aydın beye gösterdik. Aydın bey bizi çağırdı. Aydın Bey, “Sayın Başbakanım benim ilimin belediye reisi, 2 dönem senin bayrağını dalgalandırdı” dedi. Başbakan da “daha çok dalgalandırır” dedi. Aydın bey yanağımı tutarak, “Bunda bu güzellik olunca dalgalandırır” dedi. Tabi biz hazırlıklı gittik ve nasıl olsun da kuşburnuyu orada konuşalım diye düşünüyoruz. Ben de “Sayın Başbakanım ben Gümüşhane’nin doğal kuşburnusunu içerim. Aydın Beyin bahsettiği güzellik oradan geliyor” dedim. Tansu Hanım “Ben de bundan sonra Gümüşhane kuşburnu suyu içeceğim” dedi. Gazeteciler de, “Tansu Hanım güzelliğini Gümüşhane kuşburnusuna borçlu” diye yazdı. Yazdı da kötü mü oldu, bizim işimize yaradı.
Bundan bir müddet sonra Ankara’da Doğruyol Partisi’nin kongresine bir otobüs dolusu kuşburnu suyu, pestil, dut kurusu götürdüm. Sürekli Tansu Hanım’ın masasına kuşburnu gidiyordu. Susadıkça kuşburnu gelsin diyorlardı. Program bittikten sonra çalışma stantlarını gezdiler. Başbakan direkt Gümüşhane standına geldi. O organizasyonu da Battal bey, ben ve şoförüm yaptık. Biz çok malzeme götürdük nasıl geri getireceğiz diye düşünürken inanır mısınız programın sonunda sadece poşetler kaldı.
OLAY: Vehbi Koç’un Gümüşhane hatırasını da dinlediniz. O hatırayı anlatır mısınız?
NAİM AĞAÇ: Aydın Doğan Bey’in gazete yıldönümü programında Aydın Bey, Rahmetli Vehbi Koç’tan Gümüşhane hatırasını anlatmasını istedi. Reisimiz bunu duysun dedi. Vehbi Bey de “Reis geçmiş tarihi unuttum. 1970’li yıllar olacak. Yine unuttum öğle ya da ikindi namazıydı. Caminize gittim o caminiz sonradan yanmış. Ben namazı kıldım, namaz çıkışında Gümüşhane’de garibanın birisi bana, ‘Garip hoş geldin’ dedi. Ben de ‘hoşbulduk’ dedim. Sonra da bu lafı yıllarca unutmadım. Hep derim ki bu amca bu garibe ne güzel söyledi. Neyimiz olursa olsun, koskoca Vehbi Koç da olsa bu dünyada gariptir” şeklinde hatırasını anlattı.
OLAY: Kızılay’daki çalışmalarınızla Gümüşhane’ye bir başka hizmet alanında yardımcı oluyorsunuz. Milletimizin sosyal yardımlaşmaya karşı olan bakışını nasıl buluyorsunuz?
NAİM AĞAÇ: Bir buçuk yıldan beri Kızılay Gümüşhane Şube Başkanlığı’nı yapıyorum. Kızılay; genel itibari ile bir yardım kuruluşu. Sağlık hizmetlerinde, eğitim hizmetlerinde faaliyet gösteriyor. Bizim gibi illerde de yardım faaliyetleri yapıyor. Biz görevimizi, Kızılay Derneği Genel Merkezi’nin bize gönderdiği yardım paketlerini vatandaşa ulaştırmakla yapıyoruz. Gıda paketleri yıl içerisinde bir veya iki defa koli olarak bir de Kurban Bayramlarında kavurma olarak geliyor. Onları da vatandaşlarıma ulaştırıyoruz. Bu arada Kızılay yardım da kabul ediyor. Bunun dışında bazı vatandaşlarımız iyi niyetle kullanılmış eşyalarını da yardım için getiriyor. Kızılay genel merkezimiz de kullanılmış elbiseleri asla kabul etmeyin talimatı verdi. Bu hem Kızılay’ın prestijini sarsar hem de yardım edeceğimiz insanın onurunu kırar. Kızılay, imkanlarınızı zorlayın yeni olarak elbise alıp yardımlarını gerçekleştirin diyor. Bu sene pandemi dönemi olduğu için bize Ramazan ayında 70 bin lira ve 13 bin lira olmak üzere yaklaşık 80 bin lira para gönderdiler. Bize koli göndermediler. Madem iş hayatı durgun, Gümüşhane’deki şubemiz de yerel imkanlarla ticaret yapan insanlardan bu kolileri alsın onlar da bundan faydalansın şeklinde düşündüler. Biz de ticarethanelerimize ulaşarak teklifler aldık. Aldığımız 500’e yakın koliyi 250’sini her ilçeye 50 koli olmak üzere ilçe vefa gruplarına, 250’sini de Gümüşhane merkezde vefa gruplarına verdik. Zaman zaman engelli vatandaşlarımız sandalye talebi oluyor onları temin ediyoruz. Bu şekilde insanlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Kurban Bayramı’nda Kurban Bağış Kampanyası’na katıldık. Bu yıl genel merkezimiz bizden 41 Kurban hissesi istedi, biz 32 Kurban hissesi aldık. Yüzde 80 oranında bir gerçekleşme sağladık. Türkiye ortalaması yüzde 55’deydi ve biz yüzde 80’e ulaşarak iyi bir ortalama yakaladık. Ama bazı illere göre geride kaldık. Kızılay Kan Merkezimiz ile ilgili de hem ilçelerimizde hem ilimizde fedakarca çalışma içerisinde bulunuyor. Onlara teşekkür ediyoruz.
OLAY: Gümüşhaneli gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
NAİM AĞAÇ: Ülkemizin kıymetini hepimizin bilmesi lazım. Bizim gideceğimiz başka bir Türkiye yok. Burada doğduk, burada öleceğiz. Çeşitli farklılıklarımız olabilir bunlar ülkeye bağlılığımızı azaltmamalı. Ülkeye bağlı kalmalıyız. Hepimizin Allah’ın kulu olduğumuzu unutmamalıyız. Yaratılanı Yaradan’dan dolayı sevmemiz lazım. Vatan sevgisini, millet sevgisini, din sevgisini, Allah sevgisini, merhameti, paylaşmayı, yakınlaşmayı hiçbir zaman akıllarından çıkarmamaları lazım. Büyüklerine hürmet, küçüklerine sevgi göstermeleri lazım. Bir de ülkemizin gelecekteki projelerine bu yaşta söz söyleme yetkisini kendilerinde görecek cesareti göstersinler.
OLAY: Biz de Gümüşhaneliler gibi diyoruz: Naim Baba, sorularımıza verdiğiniz samimi cevaplardan dolayı teşekkür ediyoruz.
NAİM AĞAÇ: Ben de size, Gümüşhane Olay Gazetemizin değerli ekibine teşekkür ediyor, hayırlı yayınlar diliyorum.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim