• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Gümüşhane : 9 °C
  • Trabzon : 25 °C

TURGAY BOSTAN

13.07.2016 16:55
TURGAY BOSTAN
Gümüşhane Olay Gazetesi olarak her hafta okuyucularımızı, ilimizin değerleri, yaşam hikayeleri ve çok sayıda konu ile buluşturuyoruz. Bu haftaki röportaj köşemizde Sayın Turgay Bostan' ı konuk ettik.

-Turgay Bostan kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

-1961 Yılında Gümüşhane'nin Torul ilçesinde doğdum. Lise öğrenimimi Gümüşhane'de Fevzi Çakmak Anadolu Öğretmen Lisesi’ nde gördüm. Daha sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olduktan sonra askerlik hizmetini yerine getirdim. TRT sınav açtı, montajcı olarak TRT de işe başladım. 1987 yılında bir yıldan fazla haber merkezinde çalıştım. Prodüktörlük sınavlarını kazandım ve 1988 yılından itibaren de TRT de prodüktörlük yapıyorum. Bir dönem Ankara Televizyon Müdür Yardımcılığı yaptım. Bürokraside bulundum. Ama daha sonra tekrar prodüktörlüğü döndüm. Genellikle eğitim kültür programları yaptım. Bu Toprağın Sesi diye bir kuşak programı uzun süre yürüttüm, daha sonra Toprağın Bereketi, Gün Doğarken gibi kuşak programlar yaptım. Komşu Köyün Delisi gibi bir drama çektim hem senaristliğini hem yönetmenliğini yaptım. Çeşitli belgeseller yaptım. Adı Ağaç belgeseli Uluslararası Çevre Ödülü'nü aldı. Cumhuriyetin Kanatları adlı bir belgesel yaptım.1-2 yıldır da programcılıktan çok eğitmenlik yapıyorum. TRT' ye dışarıdan gelen eğitim talepleri doğrultusunda televizyonculuk ve senaryo gibi konularda kurum içi ve kurum dışı kursiyerlere eğitmenlik yapıyorum.

-TRT de eğitim kültür programları yapıyorsunuz daha önce Gümüşhane ile ilgili bir program yaptınız mı ya da yapmayı düşünüyor musunuz?

 -Gümüşhane ile ilgili ilk tanıtım programlarını ben yaptım. Kuşburnuyu ilk kez ben tanıttım. Kuşburnu ile ilgili 5 dakikalık spotlar yaptım ve defalarca yayınladım. TRT o dönemde tek kanal olduğu için bizim yaptığımız programlar çok etkili oluyordu. Pestili, Karaca Mağarası'nı ilk kez ben tanıttım. Kuşburnu fabrikasını, Kürtün’ ün ipek halısını, Örümcek Ormanlarını tanıtım, orman köylülerinin sorunlarını dile getirdim.

-“Son Krifos” kitabınızda edebiyat dünyasına çok güzel bir giriş yaptınız. Krifos nedir? Neden  Son Krifos dediniz?

 -Ben romancı değilim Son Krifos romanını senaryo olarak düşündüm, senaryo çıkmayınca romana çevirdim. Bürokrasiden kırgın ayrılığım oldu. Bürokrasi ile yapımcılık arasında bir boşluk dönemi yaşadım ve o boşlukta yazdım. Krifos kelimesinin bilinmesini istedim, özellikle romana koydum. Krifos kelimesi Yunanca “gizli” anlamına gelen Kripto kelimesinden geliyor. Krifos gizlenmiş mânâsına gelir. Özellikle Gümüşhane bölgesinde yaşayan gizli Hristiyanların birbirlerini tanımlamalarında kullandıkları bir tabirdir. Aslında iç aleminde Hristiyan günlük hayatında Müslüman gibi gözüken insanlardır. Bu cemaatin adı Krifidir. Bu kelimenin yerleşmesini istedim çünkü sosyal açıdan hepimiz aslında krifosuz. Çünkü şark toplumlarının özelliği birkaç yüzümüz vardır yani hocanın karşısındaki yüzümüzle sokaktaki vatandaşa karşı yüzümüzü aynı değildir. İnsanlarla hep farklı maskeler takarak oturup konuşuyoruz. Benim biraz da mesaj vermek istediğim konu budur. Krifos ikiyüzlülük anlamı taşır.

12-07-2016-18-06-26-001.jpg

 -Senaryo olarak tasarladığınız bu romanı filmleştirmeyi düşünüyor musunuz?

 -Bu kitap bir seri olacak. Bu kitap 580 sayfa olarak çıktı ama aslında 700-800 sayfaydı, çok uzun oldu diye büyük bölümlerini attım. Bir yayıneviyle anlaşabilirsem ikinci kitabın eylül ekim aylarında çıkacak. Bu yeni yazdığım romanın adını aslında ben Efraim olarak koymuştum fakat yayınevi adını değiştirelim daha çarpıcı bir ad koyalım dedi. “Kutsal İkona” olmasına karar verdik. İkona kilisedeki tablolara denir. Daha henüz son karar verilmedi ama büyük ihtimalle Kutsal İkona olacak. Bu kitap aslında serinin ilk roman olacaktı ama ben sondan başladım. Belki araya bir tane daha roman sıkışabilir. Bu üç kitapla Gümüşhane'nin 1829 ile 1924 yılları arasındaki tarihini herkes okuyup anlayabilecek. Gümüşhane, Trabzon ve Torul bölgesini tarih, sosyal ve kültürel olarak tanıtan bir kitap olacak.

-Roman eleştirmenleri Son Krifos’ un roman formatında yazılmasına rağmen birçok alanda kaynak oluşturabilecek bir kitap olduğunu söylüyor. Siz kitabı bunu planlayarak mı yazdığınız?

-Ben belgeselciyim. Bu kurguyu yapabilmek için bir takım hayali kahramanlar yarattım ama oradaki olaylar tamamıyla yaşanmış, gerçek olaylardır. Ben bu kitabı yazarken buradaki yaşlı kişilerin hemen hemen hepsine ulaştım, ses kaydı ve kamera ile birlikte gittim, röportaj yaptım. Bu insanların hayat hikâyelerini dinleyerek yazdım. Edebiyat yapmak amacıyla yazmadım. Bu kitabı hazırlarken Yunanca bazı kaynaklar tercüme ettirdim. Bu bölgenin bir destanının yazmak istedim, çok üzülerek söylüyorum ki bu kitap Gümüşhane'de çok sonradan duyuldu ve ben bunun tanıtımını yapmak için hiçbir şey de yapmadım. Kendiliğinden duyursun, insanlar kendi değerlerini kendileri bulsun istedim.

 

 -“Eğer bir hikâye bir roman ya da bir senaryo yazacaksanız iyi bir hikâyeniz olmalı” demişsiniz. Kutsal İkona’ nın bir hikâyesi var mı?

 -Asıl roman bu kitap olacak. Son Krifos belgesel bir kitap oldu. Krom Vadisi'nde Hristiyanlık ve Müslümanlık arasında şiddetli ikilem yaşayan, bunu iç dünyasında şiddetle hisseden ve bunun için ikiyüzlülük kimliğini tek kimliğe indirmek için mücadele eden bir gencin hikâyesidir. Aslında din seçimi gibi gözükse de burada bir kişi olarak kendi ile ilgili olarak kararları kendinin vermesi gerektiğinin mücadelesini veren bir kişi var. Efraim karakteri için Hristiyan ya da Müslüman olması fark etmiyor. Efraim hikâyesi üzerinden bölgedeki Rusya gibi Yunanistan gibi büyük güçlerin buradaki hegemonik çalışmalarını görüyorsunuz. Hikâyenin büyük bir kısmı Trabzon ve Krom Vadisi'nde geçiyor. Hikâyesi Son Krifos’ a göre daha sağlam. Her şeyin bir hikâyesi vardır. Önemli olan hikâyeyi kendi mantığı içerisinde kurabilmektir.

-Son Krifos incelendiğinde Gümüşhane'nin etimolojik olarak karışık bir yere olduğu bir ortaya çıkıyor. Bu konunun aydınlatılması için belgesel çalışması yapmayı düşünüyor musunuz?

- Kitapları bitirirsem düşünüyorum. Aslında bunu televizyon projesi olarak çok kolay ve basit buluyorum. Kitap olması daha çok heyecan veriyor. Öncelikle kitapları bitirip kafamın rahatlaması gerekiyor.

 -TRT de yapımcı, yönetmen ve prodüktör olarak çalışıyorsunuz. Mesleki deneyimleriniz kitap yazmanızda etkili oldu mu?

-Edebiyata çocukluktan beri yüksek alakam vardı. Zaten amcamın gazete bayisi olduğu için kitaplarla çok küçük yaşta tanıştım. Özellikle Rus edebiyatına karşı ilgim vardı. Akademik olarak Ziraat Mühendisi oldum ama mesleğimi yapmadım. TRT ye girdim ve drama ile tanıştım. Kuşak programımız içerisinde Kamber Ağa, Alim Dayı, Yeni Hayat gibi köy dramaları vardı. Prodüktör olarak o setlerde bulundum. Daha sonra kendim Baba Ocağı diye 52 bölümlük bir drama çektim. Böylece senaryoyla haşır neşir olmak ve yönetmen olarak kurguyu bilmek bana kitabı yazma aşamasında çok şey kattı.

12-07-2016-18-06-13.jpg

-Roman dışında farklı bir edebiyat türüne ilgi duydunuz mu ve farklı bir türde yazmayı düşündünüz mü?

 -Benim hikâyelerim var. İstanbul'da Ayarsız Dergisi’ nde yayınlanıyor. Kalaycı Hilmi Destanı diye hikâye yazıyorum. Bizim halk kültürümüzde meddah dediğimiz anlatıcılar vardır, kahveye gelip hasbihal eden yaşlılar vardır, orada da yöremizin kültürünü anlatıyorum. Bu Hilmi Dayı da gelip kahvede sohbet ediyor. Onun hikâyelerini seri halinde yazıyorum. Askere hiç gitmemiş, asker kaçağı ama askeri hikâyeler anlatıyor. Hikâyelerine sene 1330 diye başlıyor. Bazı dergilerde makaleler yazıyorum. Kendi programlarımın belgesellerimin metinlerinin kendim yazıyorum. Şiiri de severim fakat Türkiye'de artık şiirin bir değeri kalmadı.

-Bir dönem Gümüşhane'nin markası olan kuşburnuyu TRT aracılığıyla Türkiye'ye tanıtan ilk kişisiniz. Kuşburnunun Gümüşhane’ nin gelişimine katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

-Ben bunu nasıl markalaştırmalıyım diye hayal etmeliyiz ve işe buradan başlamalıyız. Pestil ile bir başarı sağlandı. Gümüşhane'ye birçok defa ekip gönderdim. Ben bir ziraat mühendisiyim. Kuşburnu ile ilgili bir metin elime geldiğinde bunun bir araştırmamı yoksa başka bir yerden alınmamı olduğunu anlarım. Gümüşhane'de Kuşburnu ile alakalı birçok defa festival yapıldı. Ben iki defa geldim. Kuşburnunun faydalarını anlatan bir metin var ama bununla ilgili bir laboratuvar araştırması yok.

- Elif Öktem: Teşekkür ederim.

- Turgay Bostan: Ben teşekkür ederim.

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim