“YİNE DE SIKINTILARIMIZ VAR”

Altınok, gazetemize yaptığı açıklamada, 5 Aralık 1934 tarihinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunuyla birlikte kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduklarını anımsatarak, “Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar çeşitli haklara sahip olduk. Seçme seçilme hakkımız oldu, boşanma hakkı noktasında İslam’da kadınlara boşanma hakkı bazı durumlarda veriliyordu, bu bakımdan boşanma hakkımız da oldu. Kadın, erkek eşitliği noktasında eşit yurttaş ilkesi anayasaya yerleştirildi. İnsan olarak zaten sahip olduğumuz haklarımızın en azından farkındalığa varabildik. Bu noktada birçok kanuni düzenleme Atatürk’ün öncülüğünde dünya kadınlarından önce sahip olmuştuk” dedi.

“Yeni Bir Oluşumuz”

Altınok, Kadın Hakları Komisyonun un yeni bir oluşum olduğunu, iki yıllık bir mazisi olduğunu belirterek, “Kadın Hakları Komisyonu olarak çeşitli faaliyetlerde bulunacağız. 8 Mart’tan itibaren bazı faaliyetlerde bulunduk, inşallah önümüzde ki dönemde konferanslarla çeşitli etkinliklerle kadınlarımızla buluşmalarımız olacak. Bu tarzda etkinlikler planlıyoruz” diye konuştu.

Nüfusun Yarısı Kadın

Türkiye Nüfusunun yarısının kadın olduğuna işaret eden Altınok, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Ama gerek siyasal gerekse iktisadi alanda temsil noktasında bakıldığında sayımız çok az. Burada yük aslında bize daha çok düşüyor. Haklarımızın farkında olmamız lazım, haklarımızı araştırmamız, hak konusunda talepkar olmamız lazım. Kendimizi bastırmamız lazım, çocuklarımızı yetiştirirken sen erkeksin ya da sen kız çocuğusun gibi müdahalelerde bulunmamak lazım. Kadın erkek eşitliği noktasında çocuklara o bilinci anneler olarak bizlerin vermesi lazım ki siyasal ve iktisadi alanlardaki temsil oranımızın yükselmesi için bir etken olabilsin.”

Pozitif Ayrımcılık

“Çok güzel kanuni haklarımız, çok güzel düzenlemeler mevcut, cezai anlamda birçok yaptırımlar getirildi bizim lehimize pozitif ayrımcılık noktasında ama uygulamada hala büyük problemlerimiz var” ifadelerini kullanan Altınok, “Başta bizler eşimdir, barıştık, bize müdahale etmeyin gibi kolluk kuvvetlerinin elini kolunu bağladığımız beyanlarımız mevcut. Bu noktada kadınlar olarak bize büyük yük düşüyor. Biz kendi haklarımızı sonuna kadar savunmalıyız. Bu günü kutlamanın yanında, bu günü hatırlatmaktan yanayım. Bu günü kutluyoruz ama o haklar zaten bizimdi. O haklar bize yaratılıştan gelen haklar. Bunun kutlanmasından ziyade bu günün haklarımızın hatırlatılması için bir araç olduğu inancındayım” dedi.

Özgecan Aslan Cinayeti

Özgecan Cinayeti ile ilgili olarak da açıklamada bulunan Altınok, şunları kaydetti:

“Hukuki olarak sanıklar hakkında çok güzel karar verildi. Belki vicdanen biz yine rahat değiliz ama hukuken verilmesi gereken ceza gerçekten verildi, hiçbir indirim uygulanmadı. Bu sadece bir dosyaya uygulanmış oldu. Özgecan gibi birçok dosya var, nice mağdurumuz var. İnşallah bu durum diğer dosyalar için emsal olur. Haklarımız gerçekten güzel. Tlefonla rahatsız edilme durumunda bile başvuruda bulunduğumuz da koruma tedbiri alabiliyoruz. Yasal anlamda her şey çok iyi ama bizlere, ailemize, erkek arkadaşımıza, nişanlımıza pay düşüyor, kolluk kuvvetlerine, savcılığa pay düşüyor. “

“Şiddeti Çok İyi Anlamamız Lazım”

“Maruz kaldığımız şeyin şiddet olduğunu bilmemiz lazım. Şiddet denilince aklımıza sadece fiziksel temas geliyor ve sadece bu durum şiddet olarak değerlendiriliyor. Bunun yanında bir hakaret dahi şiddettir. Ekonomik anlamda kadının yoksun bırakılması, ekonomik bir şiddettir, cinsel şiddet dahi vardır. Önemli olan ilk etapta şiddeti anlayabilmek. Ne şekilde olursa ve kimden gelirse gelsin maruz kaldığımız olumsuz davranışın bizde bıraktığı etkinin şiddet olduğu bilincine varmak önemli olan. Her geçen gün rakamsal olarak şiddetin arttığını görüyoruz. Kadınların gün geçtikçe, basının da etkisiyle okuyarak, öğrenerek olumsuz bir olay yaşadığı zaman ben savcılığa başvurduğum zaman şöyle olabiliyormuş diyebiliyor. Bu durumun da etkisiyle birlikte sayı daha da çok artmış olabilir ama her geçen gün kadına uygulanan şiddet ne yazık ki her alanda artıyor. İstatiksel olarak şiddette azalma yok. “

“Baro olarak katkı sağlıyoruz”

“Şiddete maruz kalan kadınlar, yaşadıkları olayları aktarıp ekonomik anlamda avukat tutacak yeterliliğe sahip olmadıklarını dile getiriyorlar. Bu noktada biz hemen adli yardıma yönlendiriyoruz. Baro olarak son dönemde boşanma davalarına yöneldik. Hiçbir maddi talebimiz olmuyor o gün görevi olan avukat arkadaşımızı kişiyi yönlendiriyoruz, mahkeme harcından da muaf oluyor. Bu şekilde hiçbir masraf ödemiyor. Tamamen devletin koruması altında hukuki yardımdan faydalanabiliyor. Hakaret yaralama gibi ceza mahkemelerine başvurulması gereken dosyalarda eğer hakimden avukat talebinde bulunurlarsa yine avukat arkadaşımız görevlendiriliyor. Biz her türlü hukuki yardımda bulunuyoruz. Kadınlarımız inşallah haklarının bilincinde olurlar, haklarını kısıtlayanlarla da mücadele ederler.”

Mert Zımba