TARİH GÜNYÜZÜNE ÇIKIYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2017 kazı programında bulunan ve talep edilen 230 bin TL’lik ödenekle başlatılan kazı çalışmasında 25 kişilik bir ekip görev yapıyor.
Tarihi Değerlerimizi Önemsiyoruz
Yürütülen çalışmaları yerinde inceleyerek yapılan kazılar hakkında bilgi alan Gümüşhane Valisi Okay Memiş, burada yaptığı açıklamada, “Sadak’ta Kültür ve Turizm Bakanlığımızın imkanlarıyla değerli hocamızın başkanlığında yaklaşık 2-3 aydır devam eden bir kazı çalışması var. Buradaki tarihi varlıkları, tarihi değerleri çok önemsiyoruz. Zaten varlığından haberdardık. Ancak değerli hocamla beraber buradaki tarihi değerlerimiz gün yüzüne çıkmaya başladı. 2 bin yıllık bir mekanı hocamız ekibiyle birlikte ortaya çıkardı. Burası Roma İmparatorluğu döneminde 15. Lejyon olarak askeri birliğin konuşlandığı bir yer. Yaklaşık 10 yıla kadar bu bölgede kazı çalışmalarına devam edeceğiz. Hem bakanlığımız imkanlarını hem de yerel imkanlarla burada daha fazla netice alacağımıza inanıyoruz. Önümüzdeki yıllarda buradaki tarihsel yapının bir benzerini, mikro ölçekteki görselini Roma askerleri lejyonları bunları böyle görselleriyle beraber ziyaretçilere göstereceğiz” dedi.
Anadolu’nun her tarafından adeta kültürel ve tarihi yapıların fışkırdığını ifade eden Vali Memiş, “Bu coğrafya dünyada uygarlığın merkezi olan bir coğrafya. Yerleşik hayata geçişin, büyük imparatorlukların yaşadığı bereketli hilal dediğimiz bölge içerisinde olan bir yer. Biz Gümüşhane olarak bu varlıklardan büyük mutluluk duyuyoruz” şeklinde konuştu.
Yeni Bir Turizm Destinasyonu Olacak
Gümüşhane’nin en önemli geçim kaynaklarından birisinin turizm olduğunu belirten Vali Memiş, “Biz göreve geldiğimizde özellikle ifade etmiştik. 500 bin turizm hedefimiz vardı. Artık bu hedefi 2018 yılı sonlanmadan bile yakaladığımızı görüyoruz. Tomara Şelalesi, Zigana, Limni Gölü, Karaca Mağarası, Cam terasla birlikte Satala da bu destinasyonlarımızdan birisi olacak. İlimiz için önemli bir potansiyel oluşturuyor. Vatandaşlarımıza istihdam sağlayacak. Vatandaşımızın hayat standartlarını yükseltecek imkanlar sağlayacağız. Tarihimize, değerlerimize sahip çıkacağız. Hocamızı çalışmalarından dolayı kutluyorum. Tarihi değerlerimiz parasal değerden çok daha önemli. Bu yüzden duyarlılık beklediğimizi ifade ediyorum. Buranın her geçen ay, her geçen yıl geliştiğini ve buraya turist otobüslerinin geldiğini hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.
Çalışmalar 2017’de Başladı
Kazı Başkanı Bartın Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Yıldırım, kazı çalışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamada Satala’daki arkeolojik çalışmalara geçen yıl başladıklarını kaydederek, “2017 yılı içerisinde bir arkeolojik çalışma gerçekleştirilmişti. 125 dönümlük arazinin yaklaşık yarısında jeofizik çalışmaları yürüttük. Böylelikle kazı yapılacak alanların seçimi gerçekleştirildi. 2018 yılının kışından itibaren bu belirlenen alanların önemli bir bölümünde kamulaştırma çalışması yapıldı. Kamulaştırmanın tamamlanmasıyla beraber özellikle Kültür ve Turizm bakanlığının sağlamış olduğu ödenekle kazı evinin inşaatı tamamlandı. Böylelikle kazı için gereken altyapı faaliyetleri gerçekleşmiş oldu” ifadelerini kullandı.
Günümüze Kadar Gelen Tek Lejyon Kalesi
Satala Antik Kentinin tarihi ile ilgili açıklamada bulunan Doç. Dr. Yıldırım, şöyle konuştu:
“Satala tarihsel açıdan çok önemli bir yer. Burada Tunç çağından itibaren çevrede yerleşim izlerine rastlanıldı. Ama ana merkezde ise Helenistik dönemden erken evreye giden bir bulguyla henüz karşılaşılmadı. Satala’nın tarihteki asıl önemi ise M.S. 1. yy’dan itibaren Roma İmparatoru’nun yapmış olduğu askeri düzenlemelerle doğuda bir sınır hattı oluşturmuşlar. Bu sınırlara da 4 lejyon kalesi yerleştirilmiş. Günümüze kadar gelen tek lejyon kalesi ise Satala. Zeugma’daki henüz bulunmuş değil. Samsa’daki su altında kaldı. Lejyonların ana kalelerinin tek örneği durumunda olan yer Satala. Bu bakımdan da çok önemli. Daha öncesinde Roma buraya 15. Lejyon Lego Apollinares’i gönderiyor. Bu lejyon burada 500-600 yıl kadar kalıyor ve Sasanilerle olan mücadelede hep ön plana çıktığını görüyoruz.”
Yıldırım, çalıştıkları alan ile ilgili şöyle konuştu:
“Kazı alanı olarak burayı seçmemizin nedeni ana merkezinde yer alan lejyon komutanının ana üssü olarak bildiğimiz yapı topluluğunun olduğu yer. İlk çalışma alanı olarak bu bölümü belirledik. 1071’li yıllarda bu kalenin kullanımı son bulmuştu. Bu alanda lejyonlar ve yüzbaşı rütbesindeki kişilere ait mezar taşları daha önceki yıllarda bulunmuştu. Bu alanlarda lejyonerlere ve lejyonlarla bağlantılı mezarlık alanlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirdik. Bir de tapınağın olduğu alanda çalışmalar gerçekleştirildi.”
Yıldırım, kazıların ana destekçisi durumunda olan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müze Genel Müdürlüğü, Gümüşhane Valiliği, Kelkit Kaymakamlığı ve Kelkit Belediyesi’nin yanı sıra Bartın Üniversitesi’nin de ciddi anlamda çalışmalara destek verdiğini söyledi.
Zamanında Çok Görkemli Yapılardı
Yaklaşık 100 metrekarelik bir alanda çalışıldığını ifade eden Yıldırım, açıklamasına şöyle devam etti:
“Toprağın 50 cm kadar altından itibaren yapı kalıntıları karşımıza çıkmaya başladı. Tabi lejyonun ana üssü daha yüksekti. Şu anda bir tarla seviyesi görünüyor ama bu yapılar zamanında çok görkemli büyük yapılardı. Bakıldığında bir taraçalandırmanın olduğunu görüyoruz. Her yeri görecek şekilde konumlandırıldığını anlıyoruz. 15. Lejyonun 600 yıl kadarlık bir hayat hikayesi söz konusu. Tüm tabakalarda yapı evrelerinde izler görüyoruz ama bizim şu anki karşılaştığımız kodlar genelde Ortaçağ kodları.”
Mekanlar İşlev Değişikliğine Gitmiş
“Toprağı kazar kazmaz bir anda bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Roma’nın o 2 bin yıllık ana kampının lejyon duvarları ortaya çıkmaya başladı. Bununla beraber hemen onun alt seviyelerinde ise 600 yıl boyunca kullanmanın getirdiği etkiyle bu mekanlar işlev değişikliğine gitmiş. Ocaklar karşımıza çıkmaya başladı. Daha sonraki evrelerde burası başka bir yapının mutfağı haline dönüştürülmüş. Ortaçağa ait bir çok sikke, bronz bize buradaki yapıyı tarihlendirmemizi sağladı. Lejyon grupların yapmış olduğu damgalı mühürlü tuğlalar da karşımıza çıkmaya başladı. 15. Lejyonun burada kesin olarak yerleştiğini bu bulgulardan görebiliyoruz.”
Tarih Turizmine Kazandırılacak
Satala Antik Kenti’nin Türkiye’de tek olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Bunun haricinde başka bir lejyon kalesinin olduğu bir yer yok. Buradaki amacımız bütün bu lejyon kalesini ortaya çıkartmak, bu lejyon yapısının restorasyonunu tamamlamak ve içerde bunu kurgulamak. Bu şekilde tarih turizmine kazandırılacak” ifadelerine yer verdi.
Tarihi açıdan önemli bir bölge olarak değerlendirilen Antik kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında 15. yüzyılda 47 gözlü olarak yapılan günümüzde ise çok az bir bölümü sağlam kalan su kemerleri, Roma Havuzu, Hamam ve İngiltere’nin Başkenti Londra’da bulunan British Museum’da sergilenen bronz Afrodit Büstü ile el figürü dikkat çekiyor.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim