Ramazan Bayramında Beslenme
Beslenme ömür boyu sürdürülecek bir alışkanlık ancak özel günlerde, davetlerde, bayramlarda beslenme düzeni bozuluyor. Özellikle kronik hastalığı olan kişilerin, diyet yapanların böyle günlerde de daha da dikkatli olması gerekiyor. Bayramdaki beslenmemiz Ramazan öncesi gibi olmaya başlasa da yine de bir ay boyunca yavaşlayan metabolizma nedeniyle yediklerimiz ile aldığımız enerji çok fazla gelebilir. Bu nedenle ilk hedef bayramın birinci gününden itibaren yavaşlayan metabolizmamızı eski haline getirebilmek olmalıdır.
Ramazan bayramının toplumumuz için manevi önemi çok büyüktür. Geleneksel olarak bayram kahvaltısı ile başlayan ve devam eden bu günlerde tüm aile bir arada olduğu için sofralar her zamankinden çok daha çeşitli besinler içerir. Aile büyüklerinin hazırladığı börekleri, el yapımı tatlıları ve özel pişen yemekleri reddetmek bazen büyüklere saygısızlık gibi de algılanmakta veya bu mazeretin arkasına sığınarak aşırı yemek yenilebilmektedir. Bu noktada dikkat etmeniz gereken emekle hazırlanmış olan besinlerden çok az miktarlarda tüketmek olmalıdır.
Bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalıdır. Kahvaltıda kızartma, kavurma yöntemleriyle pişirilmiş besinler yenilmemelidir. Bayram ziyaretlerinde geleneksel olarak tatlı ikramı olacağından kahvaltıda şeker, bal gibi tatlı besinlerin bulundurulmaması yararlı olacaktır. Domates, salatalık, maydanoz, taze biber gibi çiğ sebzeler bolca tüketilmeli, az yağlı peynir tercih edilmelidir. Sucuk, salam, sosis gibi yağlı besinlerden, börek gibi hamur işi gıdalardan sakınılmalıdır. Ekmek olarak tam buğday ekmeği tercih edilmesi kan şekerini kontrol altında tutar ve tokluk hissi verir. Bu şekilde gün içersinde yapacağınız akraba ziyaretlerinde besin alımınızı ayarlamanız daha kolaylaşabilir.
Ramazan ayında günlük öğün sayısının azalması ve beslenme düzeninde meydana gelen değişiklikler nedeniyle, kişiler bayramda öğün sayısının artması ve daha fazla yemek yeme istediğinden ötürü bazı sindirim sistemi rahatsızlıkları ile karşılaşabilirler. Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif(posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kurubaklagiller tüketilmelidir. Yetişkin bireyler imkanlar dahilinde günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmelidirler. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engeller.
Ramazan boyunca önerilen sahur yemekleri ramazan sonrası gece yemek seklinde sürdürülmemeli, gece öğününde meyve, yoğurt gibi besinlerin tüketimi tercih edilmelidir.
Diyabet(şeker), kalp ve hipertansiyon hastaları ile kronik hastaların, sürdürdükleri diyete bayram süresince de özen göstermeleri önemlidir. Ayrıca, 0-12 yaş grubu bebek ve çocukların, büyüme ve gelişime katkısı olmayan, boş kalori kaynağı şeker ve şekerli besinlerden uzak tutulmaları, bu tür besinlerin tüketiminden sonra diş temizliğine özen gösterilmelidir.
Ramazan ayı boyunca su ve sıvı tüketiminin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen sıvı kaybının yerine konması için günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlerde ayran, taze sıkılmış meyve suyu, az şekerli limonata ve az şekerli komposto gibi sıvı gıdalar eklenmelidir. Yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu kahve ve çay tüketimlerine dikkat etmeleri, bitki çaylarını tercih etmeleri, günde 2 fincandan fazla kahve tüketmekten kaçınmalıdırlar.
Günlük yaşantımızda ne yazık ki spor ve fiziksel aktivite kavramları bize hala uzak, özellikle ramazan ayında metabolizmanın düşmesi ile hareketlerimizi daha da azaltarak tembel bir vücuda sahip duruma gelebiliyoruz. Bu sebeple bayram ziyaretlerinde yakin mesafeler için araç kullanmak yerine yürüyerek gitmek tercih edilmelidir.
Her şeyden ağız tadıyla ama kararınca yiyebileceğiniz sağlıklı, mutlu, huzurlu ve hayırlı bir Ramazan Bayramı dilerim.
Diyetisyen Ayşe AKAYDİN
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim