• BIST 9827.23
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • Gümüşhane : -4 °C
  • Trabzon : 8 °C

KUDÜS'ÜN KISA TARİHİ 2

02.01.2018 16:51
KUDÜS'ÜN KISA TARİHİ 2
İnsanlık tarihinin en eski ve bilinmeyenler ile dolu şehri Kudüs'ü Araştırmacı-Yazar Serhat Doğan sizler için yazdı.

SULTAN SELİM ÖNCESİ OSMANLI GÜNEY SİYASETİ

Osmanlı Devleti İstanbul’un alınması sonrasında devletin merkezini Edirne’den buraya taşıyarak hem bölünmüş olan Osmanlı mülkünü birleştirmiş hem de sürekli devlete sıkıntı çıkartan Bizans tehlikesini bertaraf etmişti. Artık önünde iki yok vardı. Fetih ve fütuhatını ya batıya Nemçe yurtlarına ya da iç karışıklıklar ile sürekli uğraştığı Anadolu coğrafyasına yönlendirecekti. Sultan Mehmet zamanında Eyyubiler ile Hac yolları ve su kanalları ile ilgili sıkıntılar yaşanmıştı. Lakin bu durum iki devleti büyük bir savaşın eşiğine getirmemiş sulh yolu ile halledilmiştir. Ufak ufak sınır tecavüzleri olsa da bu durum Sultan Bayezît-ı Veli( II. Bayezît) zamanında da devam etmiş ve hep sulh olunmuştur. Her iki tarafta bir birbirleri ile savaşmayı göze alamıyordu. Kudüs’ü de içine alan Mısır merkezli Memluk Sultanlığı (ed-Devletü't-Türkiyye) bölgenin güçlü devletlerinden biri durumundaydı. Hem askeri hem de iktisadi yönden güçlü bir yapı içerisindeydi. Bununla birlikte Hilafet makamının koruyucusu ve Sünni itikat merkezli bir inanışları vardı. Ancak Osmanlı saltanatında sultan I. Selim ile başlayan yeni dönem Memluk tarihi içinde sonun başlangıcı olacaktı. Şehzadeliği yıllarından itibaren Osmanlının şark meselesi ile ilgilenen Sultan selim babasına karşı giriştiği taht mücadelesinden başarılı olarak çıkınca ilk iş olarak yüzünü doğuya dönmüştür. Anadolu coğrafyasında şehzadelik yıllarından itibaren tehdit olarak gördüğü İran kızıl başlarını ve bunların sebep olduğu karışıklığı ortadan kaldırmak onun ilk amacı olmuştur. Kısa sürede saltanatını sağlam temeller üzerine oturtup İran üzerine bir askeri harekât düzenleyerek Safevi devletini çaldıran harbinde yenmiş ve Anadolu coğrafyasında İran etkisini kırmıştır.

            İran ile olan meselesini halleden sultan Selim hiç ara vermeden yüzünü güneye dönmüştü. Çünkü Sultan Fatih zamanından bu yana her fırsatta Osmanlı devletine sıkıntı çıkaran Memlük emirleri İranlı şii yapılar ile iş birliğine giriyor ve Osmanlı aleyhine çalışmalar yapıyorlardı. Ayrıca Anadolu coğrafyasının siyasi olarak tam manası ile elde tutulması için Suriye bölgesinin elde tutulması elzem bir durumdu.

VERİMLİ HİLAL

            Bereketli hilal ya da Mümbit Hilal olarak adlandırılan bu bölge Ortadoğu uygarlıklarının doğduğu yer olarak bilinmektedir. İbn Haldun büyük medeniyetlerin iyi coğrafya bilmeleri gerektiğini savunur. Anadolu jeostratejisi iyi incelendiğinde kuzey ve güney Mezopotamya’nın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğu hemen anlaşılacaktır. Bu iki bütünden her hangi birisini elinde bulundurmak askeri ve siyasi açıdan hiçbir kazanımı yoktur. Çünkü bir bütünün parçaları fayda getirmez. Bu yüzden tarihteki ilk medeniyetler kuruldukları andan itibaren savaşmaya başlamışlardı. Antik mısır medeniyetinin Hititler ile olan savaşı ve akabinde imzalanan Kadeş anlaşması bu coğrafi bütünlüğü hâkimiyet altına almak için verilmiş mücadelenin bilinen ilk örneğidir. Tarih içerisinde kuzey medeniyetlerinin güneye güney medeniyetlerinin de kuzeye düzenlediği askeri harekâtlar sebepsiz ve sadece ekonomik meselelerden ortaya çıkmamıştır. Meselenin altında yatan en büyük mesele güvenlik meselesiydi. Bölgeye tarihte tam manası ile hakim olmuş iki topluluk vardır. Kuzey ve güney Mezopotamya coğrafyasına bir bütün olarak hükmeden devletler bölgenin en güçlü devleti durumuna yükselmişlerdir.

fertile_crescent_map.png

KUDÜS YOLUNDA OSMANLI

            İşte bu yüzden Osmanlı devleti için güney Mezopotamya’nın alınması gerekliydi. Olayın ekonomik siyasi ve dini sebepleri olabilir lakin işin temelindeki en geçerli gerekçe her iki devletinde kendini güvene alma düşüncesi idi. İşte bu sebep ile Osmanlı devleti Sultan I. Selim zamanında Memlük Orduları üzerine yürümüştür. Osmanlı Ordusu kuzey Suriye’ye girdiği sırada  Memlük sultanı Kansuh Gurî ile karşılaştı. Merc-i Dabîk ovasında Osmanlı ordusu galip gelmiştir. Bu savaş sonrası Halep Şam ve Kudüs kapısı Osmanlıya açılmıştır. Şam ve Halep’i kısa sürede alan Sultan selim Kudüs’e girememişti. Memlük üzerine yürünmesi gerektiğini söyleyen vezirlere rağmen Kudüsün alınması gerektiğini savunuyordu. Çünkü Kudüs ve çevresi Memlük emirleri bulunuyordu. Mısıra Yürürken arkasını güvene almak istiyordu. Bölgenin fethi için Sinan paşa görevli kılınmıştır. 31 Aralık 1516 yılında Sultan Selim Kudüs şehrine girmiştir. 1516 kışını Şam’da geçiren yavuz tekrardan Kudüs’e gelmiştir. Kudüs büyük bir şehir durumunda olmasına rağmen Memlük saltanatı zamanında atıl duruma düşürülmüştü. Eski dünyanın en büyük ticaret ve kültür merkezi olan Kudüs haçlı seferleri sonrasında büyük tahrip görmüştür. Memlük emirleri tarafından surları yıkılmış ve batı nezdinde önemsizleştirilmiştir. Bölgenin ticaret merkezi durumunda iken kahire ve İskenderiye bölgesine bu rolünü kaptırmıştır. Sultan selim şehre geldiğinde şehirdeki tüm ruhban sınıfı onu ilgi ile karşıladılar. Yavuz otağını Kudüsün tam karşısına kurdurttu. Sultan ikindi namazını Mescit-i Aksa’da kılacağımı söyler. Hemen on iki bin kandil yakılır ve kutsal mekân hazırlanır. Sultan namazdan önce gelmiştir. Önce Kubbetu’s Sahra’yı etrafındaki mezarları ziyaret eder. Sonra Hacer-i Sahra’yı tavaf eder. Sonra Kubbetu’s Sahranın altına iner ve burada iki rekât hacet namazı kılar. Buradan Mescit-i Aksa ’ya yönelir. Akşam ve yatsı namazlarını burada kıldıktan sonra şehir halkına büyük ihsanlarda bulunur. Şehirde bir gün geçiren Sultan ertesi gün Mısır seferine devam eder. Böylelikle Kudüs artık Osmanlı mülkünün güzel şehirlerinden biri olmuştur.

yavuz-sultan-selim-kuduse-girisi-temsili.jpg

OSMANLI İDARESİNDE KUDÜS

            Kudüs veya Osmanlıların daima kullandığı şekliyle Kudüs-i Şerif, üç mukaddes İslâm beldesinden biridir. Konu ile ilgili olarak Yavuz Sultan Selimin o meşhur hikâyesini herkes bilir.

Yavuz Sultan Selim bir Cuma günü Kahire’de bir camiye gider. İmam efendinin vaazını dinlemeye başlar. Hoca “Hakimul Haremeyn olan hükümdar” diye övgü dolu sözlerini sürdürür. Bu durumu kabullenmeyen Yavuz ayağa kalkarak “-Ben Hakimul Haremeyn olamam. Oranın sahibi Allah’tır. Ben olsam olsam “Hadimul Haremeyn” (hademesi/hizmetkarı) olurum” diye cevap verir. Mısır seferinden sonra padişahlar kendi kararları ve devlet mührü onaylı olan fermanların ilk satırı arasına “Ben ki hadimul Haremeyn-i şerifeyn” sözlerini yazdırılırlar. Ve Hicaz’ın yani “Allah’ın kulu ve hizmetçisi” olduklarını belgelere yansıtırlar” İşte bundan dolayı Mekke Medine ve Kudüs Osmanlı devleti için kutsal kabul edilen bölgelerdir. Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı olarak anılmaya başlanan Kudüs için evliya çelebi seyahatnamesinde

EVLİYA ÇELEBİNİN KUDÜS’Ü

Evliya, Kudüs tasvirine değişik kültürlerin Kudüs'e verdiği isimlerle başlar ve hemen sonra Müslümanların ilk kıblesi olduğunu hatırlatır ve fakirlerin, dervişlerin kıblesi olduğunu da söyler.

“ Evliya, Sultan Selim'in 1517 yılında Kudüs'e girişini ise oldukça duygusal bir dille anlatır: "Daha Çerkezlerin elinde iken 922 tarihinde bütün ulema ve sulehası Selim Han'ı karşılamaya çıkıp Mescid-i Aksa'nın ve Sahratullah'ın anahtarlarını teslim ettiler. Selim Han: 'Elhamdülillah, kıble-i evvel sahibi oldum' diye şükür secdesi edip bütün ayanına ihsanlar edip her türlü vergiden muaf tuttu. Rum ve Frenk rahiplerinin elinde olan Hazreti Ömer'in hatt-ı şeriflerini yüzüne ve gözlerine sürüp onun yazdığına göre bütün rahipler cizye vermeyip yine eskisi gibi Kumameleri kendilerine ibadethane ola diye hattı şerif verdi.".[1]

evliya-celebi-seyehatnamesi-ortadogu.jpg

            Gayrimüslim ibadethanelerin hepsini birden kilise olarak adlandırır. Osmanlı'nın Paskalya ‘da aldığı tedbirler şehrin nasıl yönetildiğine dair çok ilginç ipuçları verir:

"Bu şehir içinde yedi kilise vardır. İkisi Yahudilerin, ikisi Ermenilerin, üçü Rumların. Bunlardan Rumların Kumame Kiliseleri Yanko İbn Madyan Yunanlı İskender’den yapmıştır. Yunanca ile kapı üzere yapılış tarihi yazılmıştır. Hazreti İsa asrında Hıristiyanların Kâbeleri idi. Hâlâ her sene keferenin Beyza-i Ahmer günleri yani Kızıl Yumurta bayramlarında 5-10 bin kâfir toplanır. Yedi iklimden Rum, Ermeni ve 18 krallıktan Frenkler de toplandığı günler paşa, molla, şeyhülislam, vilayet ileri gelenleri ve bütün sultan askerleri silahlı bu Kumame mahallinde hazır olurlar ki '5-10 bin kâfir ziyaret yoluyla toplanıp istila etmeyeler' diye Kumame önünde hazır dururlar. Kumame mütevellisi İslam padişahına hayır dua ve kâfirlere beddua edip Kumame kapısının mührünü paşa ve molla bozup kapısını açarlar. Zira bir seneden bir seneye mühürlü durur. Ama içinde Frenk, Rum, Ermeni, Kıpti ve diğer Hıristiyan milletlerden 300 kadar kıssis, patrik, çelipa, ruhban, papaz, rahip, keşiş ve kisdofa vardır, mahpus gibi orada dururlar. Yiyecek ve içecekleri dışarıdaki kiliselerinde imaretlerindedir. Oradan muğpiçeler getirip bu kapının deliğinden yiyecek verirler. Daima böyle kapanıp perhiz ile birer sene kilisede itikâfa çekilip riyazi ilimlerle meşgul olurlar."[2]

            Şehrin Müslüman şehri olduğunu söylerken de bunu ispat için şunları söyler ; "Dünya görmüş âşıklara malum ola ki bu Kudüs-i Şerif küçük şehir görünür, ama toplam 240 mihrap sayılır. Mescid-i Aksa ve iç kale camiinden gayri hepsi medrese ve zaviye mescitlerdir. Yedi darulhadis, 10 darulkurra, 40 sibyan mektebi ve 70 tarikatın birer tekkeleri vardır. Bunlardan Abdulkadiri Geylani, Seyyid Ahmed el Bedevi, Sadi, Rufai ve Babı Amudun iç yüzünde Mevlevi tekkesi mamur ve mesirgah yerdir. Bu yazılan tekkelerin dervişleri mevcut olup her mübarek gecelerde ayini Muhammedi olur, sağlam vakıfları vardır."[3]

 

 

 

 

[1] http://www.lacivertdergi.com/dosya/2017/06/14/evliya-celebinin-kudusu

[2] http://www.lacivertdergi.com/dosya/2017/06/14/evliya-celebinin-kudusu

[3] http://www.lacivertdergi.com/dosya/2017/06/14/evliya-celebinin-kudusu

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim