GÜNDE 300 HASTAYA HİZMET

Yılda 70 bin hastayı iyileştirdiklerini, ağız ve diş sağlığı ile ilgili ileri tetkik ve tedaviler hariç günlük 300 hasta girişi yapıldığını belirterek, “Kurum içinde 70’e yakın personel mevcut. Ağız ve diş sağlığı konusunda en iyi şekilde Gümüşhane’ye hizmet etmeye çalışıyoruz. Hasta ve çalışan memnuniyeti bizim için önemli, bu nedenle iş görme çalışmalarımızın en üst düzeyde olmasına dikkat ediyoruz” şeklinde konuştu.

Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinin kurulmasının ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Projesi kapsamında olduğunu ifade eden Yalçın, her ilde yaygınlaştırılmış bir proje olduğunu, bu çalışma ile birlikte vatandaşların sağlığa ulaşımının hem kolaylaştığını hem de ekonomik anlamda rahatlık sağladığını dile getirdi.

Yalçın, yılda 70 bin poliklinik tedavisi yaptıklarını, ileri tetkik ve tedaviler dışında, protez, dolgu, kanal tedavisi, diş taşı tedavisi gibi çok çeşitli tedavilerin yaptıklarını belirtti. Yalçın, bunun yanında yılda yaklaşık 20 bin dolgu,10 bin kanal tedavisi yaptıklarını söyledi.

“Sanayi Toplumu Ağız ve Diş Sağlığı Önemini Artırdı”

Görsel medyanın, televizyonun, internetin etkisi, toplum sağlığı uygulamaları ve hekimlerin yoğun çalışmaları ile ağız ve diş sağlığı hassasiyetinin topluma yeni yeni kazandırıldığına dikkat çeken Yalçın, bu çalışmalar yapılırken en çok karşılaşılan sorunun geçmiş ile mukayese olduğunu söyledi. Yalçın, “Eskiden diş fırçalama alışkanlığı yoktu şimdi neden böyle bir durum söz konusu?” şeklinde bir tutum bulunduğuna dikkat çekti. Yalçın, tarım toplumu ile sanayi toplumunun alışkanlıklarının farklı olduğunu, devrin güzellikleri yanında sorumluluklarının da bulunduğunu belirtti.

Toplumun eskiden tarım toplumu olduğuna dikkat çeken ve beslenme alışkanlığının da doğal olduğunu ifade eden Yalçın; “Vatandaşlar lifli gıdalarla besleniyordu. Sanayileşme ile yapışkan gıdalar market raflarını doldurdu. Cipsler, kolalar birçok ağız ve diş sağlığını tehdit eder nitelikte gıda maddesi bulunuyor. Diş minesine büyük ölçüde zarar veriyorlar ve insanlar bunları kullanıyorlar. Bu nedenle vatandaşlarımız bunlardan korunma yollarını bilmek zorunda” dedi. Yalçın iyi bir ağız diş sağlığı bakımının, yılda en az iki defa ağız ve diş sağlığı kontrolü yapılması ve günde iki defa en az iki üç dakika diş fırçalama alışkanlığı şeklinde olması gerektiğini vurguladı.

Estetik kaygılarla da ağız ve diş sağlığına önem verildiğine dikkat çeken Yalçın, “Diş yapısı, ağız kokusu, dişlerin estetik görüntüsü gibi konu ne olursa olsun amaç ağız ve diş sağlığı olunca diş fırçalama alışkanlığı gerekiyor” diyerek hekimler olarak bu durumdan memnun olduklarını dile getirdi.

“Kulakdan Dolma Bilgiler Dişe Zarar Veriyor” 

İnsanların ağız ve diş sağlığına önem verirken bazen kulaktan dolma bilgilerle dişlerine zarar verdiğini söyleyen Yalçın, kullanılan nesnenin veya maddenin içeriği bilinmediği zaman başlarda beyazlatma işlemi gerçekleştirse bile zamanla diş minesi üzerinde hasar ve çizik bıraktığı için renk değişimine müsait bir yapı oluşmasına zemin hazırladığına ve zarar verdiğine dikkat çekti. Kabul görmüş tavsiye edilen uygulamaların daha doğru olacağını söyledi. Yalçın; “Son zamanlarda diş beyazlatma işleminde hidrojen peroksit ile beyazlatma işlemi yapılıyor ve başarılı olduğu kaydediliyor. Bir iki ton açılma oluyor ve hasta memnuniyetine göre devam ediyor. Bu işlem kalıcı değil. Tabi ki belli aralıklarla devam edilmesi gerekiyor. Geleneksel metotlar, kulaktan dolma bilgiler. Biz hekimler bunlardan uzak durulmasını ve hekim yardımıyla işlem yapılmasını önemle duyuruyoruz” dedi.

Yalçın, toplumumuzda zaten inanç olarak ağız ve diş sağlığına önem veriliyor. Müslümanlıktan ve sünnet olan misvak alışkanlığından dolayı insanlara bu alışkanlığı edindirmek önemli. Bizlerde yavaş yavaş bunu da gerçekleşiyor. Vatandaşlarımızda artık işlerine kıymet veriyor. Algı değişti, çekilebilecek durumda ki dişler için bile yapılacak bir şey var mı demeleri çok sevindirici bir durum. Bizim için önceleri hastaları tedaviye ikna etmek zor oluyordu “çekin protez yapın” algısı vardı. Şimdi dişler değerli. Ağızda kalması için hastalar her şeyi yapıyor. Bu algının oluşması bizler için çok sevindirici bir durum” ifadelerini kullandı.