DOĞAL AFETLERİN SEBEPLERİ VE ALINACAK TEDBİRLER
DOĞAL AFETLERİN SEBEPLERİ VE ALINACAK TEDBİRLER
Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Alemdağ, küresel ısınmanın bir sonucu olan, düzensiz iklim değişiklikleri sebebiyle, birçok doğal afet çeşidi ülkemizde de görülmeye başladığını söyledi.
Alemdağ, gazetemize yaptığı açıklamada, küresel ısınmanın, özellikle ülkemizde son yıllarda gözlenen aşırı yağışlar, sıcaklıklar, şiddetli kasırga ve fırtınalar gibi aşırı hava olayları yangın, kuraklık, sel gibi afetlerin sıklık ve şiddetinin artmasına neden olduğunu belirterek şunları söyledi: “İklim değişikliğinin sebep olduğu aşırı yağışlar özellikle ülkemizde Karadeniz Bölgesi özelinde en sık rastlanan doğal afet çeşitlerinden heyelanların yoğun olarak meydana gelmesine sebep oluyor. Heyelanları tetikleyen diğer önemli faktörler ise bölgenin morfolojisi, eğim, bitki örtüsü, doğal ve yapay titreşimler, kayaçların ayrışması ve doğada yapılan yanlış kazılardır.”
“SAĞLIKSIZ YAPILAŞMA AFET RİSKİNİ ARTIRIYOR”
Sağlıksız yapılaşmanın afet riskini artırdığını vurgulayan Alemdağ, “Türkiye'deki hızlı nüfus artışı, yerleşim alanlarındaki sağlıksız yapılaşmanın doğal afet risklerini de beraberinde getirmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde mevcut yerleşim alanlarının yetersizliği, yoğun yağış, yüksek eğim ve olumsuz topoğrafik koşullar doğal afet risklerini önemli derecede artırıyor, can kaybı ve büyük maddi hasarlara neden olabiliyor. Bu nedenle yeni yaşam alanlarının oluşturulmasında yer seçiminin mevcut ve muhtemel doğal afet riskleri dikkate alarak yapılması gerekiyor. Böylece, afete duyarlı alanlarda önceden yapılacak planlamalar ve alınacak tedbirler, sadece can ve mal kaybını önlemeyecek, aynı zamanda sosyal etkilerin ve ekonomik kayıpların da en aza indirilmesini sağlayacaktır” dedi.
Doğu Karadeniz Bölgesinde geçmişten günümüze yaşanan en yaygın doğal afet çeşitlerinden heyelan, taşkın ve kaya düşmesi olayları hemen hemen her yıl meydana geldiğini kaydeden Doç. Dr. Alemdağ, “Özellikle bölgemizde tekrarlama periyotları 30-50 yıl arasında değişen büyük taşkınlar çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konulmasına rağmen, hala taşkın alanlarında, heyelan ve kaya düşme alanlarında yerleşim yerleri, yol güzergahları gibi mühendislik yapıları tasarlanmaya devam etmektedir” açıklamasında bulundu.
“DERS ÇIKARMIYORUZ”
Mühendislik planlamalarının öncesinde yer seçiminin önemini her doğal afet sonrasında maalesef gözlemliyor ve bir sonraki planlama için ders çıkarmadığımızı dile getiren Alemdağ, açıklamasında daha sonra şunları kaydetti: “Planlayıcı ve karar vericilerin konunun uzmanı olan mühendislik disiplinleri içerisinde özellikle “Jeoloji Mühendisleri” ile koordineli olmadıkları sürece doğal afetlerden kaynaklanan can ve mal kayıpları önümüzdeki yıllarda yaşanmaya devam edecektir. Yapılması gereken en önemli çalışma bir an önce heyelan, taşkın ve kaya düşme risk haritalarının uzman heyetlerce “hassas” bir şekilde çıkarılmasıdır. Hassas çalışma yapılmadığı durumda belirlenen risk haritaları ülkeye gereksiz bir maddi yük doğuracak ve anlamsız iyileştirme planlamaları ve yatırımları yapılacaktır. Yapılan değerlendirmeler özelinde, Gümüşhane-Trabzon karayolunun belirli zonlarında ve Torul-Tirebolu karayolunun büyük bir kısmında yüksek risk içeren kaya düşmelerinin meydana gelebileceği söz konusudur. Bu güzergahlarda yetkili kurumlarca değerlendirmeler yapılıp, zaman içerisinde önlemlerin alınması olası can ve mal kayıplarını en aza indirgeyecek veya önleyecektir.”
İbrahim Özdemir
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim