ÇOCUKLUK HAYALİ GERÇEK OLDU

Eroğlu, çocukluk yaşlarında merkeze bağlı Sungurbeyli köyünde kuşburnu topladığını, topladıkları kuşburnularla reçel ve marmelat yaptıklarını belirterek, “Kuşburnunun, dikenleri nedeniyle toplanması çok zordu. Ama kuşburnu toplamak benim çok hoşuma gidiyordu. Kendi arazilerimizin dışında komşuların arazilerinden de kuşburnu toplardım ama zaman zaman komşularımız bana kızardı, hatta kovarlardı. Ben de o zamanlarda kuşburnu yetiştirmeye karar verdim” dedi.

Çalıştığım yer de beni etkiledi

Çalışma yaşına geldiğinde, kuşburnu çayı üreten bir fabrikada çalıştığını anlatan Eroğlu, “Ancak, kuşburnu meyvesi alındıktan sonra çekirdekleri çöpe atılıyordu. Atılan çekirdekleri iş yeri sahibinden izin alarak torbalara dolduruyordum. Amacım topladığım bu tohumlardan kuşburnu bitkisi yetiştirmekti” diye konuştu

30 torba tohum ektim

Eroğlu, çay fabrikasında 30 torba kadar kuşburnu tohumu topladığını belirterek, şunları söyledi:

“Topladığım tohumları köyümüzün bitişinden geçen Gümüşhane-Köse Karayolunun her iki tarafına beş kişinin ücretini ödeyerek ektik. Karayolunun yaklaşık 2 kilometrelik alt ve üst kısımlarında ektiğimiz tohumlar bir sene sonra fidan olarak topraktan çıkınca çok mutlu oldum. Çocuklukta kurduğum hayalimin gerçekleşmesi beni çok mutlu etmişti. Ektiğimiz tohumlardan yaklaşık 50 bin kuşburnu bitkisi yetişti.”

Ticari amaç gütmedim

Kuşburnu yetiştirmede herhangi bir ticari amaç gütmediğini ifade eden Eroğlu, “Amacım hem bir bahçe oluşturmak, hem de karayolundan geçen sürücü ve yolcuların kuşburnu meyvelerinden yararlanmalarını sağlamaktı. Kuşburnuyu, ben insanlara şifa veren bir hastane olarak değerlendiriyorum.  Bildiğim kadarıyla kuşburnu C vitamini deposu. Damar sertliği, soğuk algınlığı, prostat hastalığına iyi geldiği gibi bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Cilde de iyi geliyor. Tam bir ecza deposu. Trabzon’un, Giresun’un, Ordu’nun nasıl ki fındığı varsa bizim de kuşburnumuz var. Ben de kuşburnu yetiştirerek insanlarımızın yararlanmasını istedim” diye konuştu.

Akasya diktiler

Eroğlu, dört yıl önce ektiği tohumların fidana dönüşmesinden 2 yıl sonra Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ağaçlandırma çalışması yapıldığını ve alana akasya fidanı dikildiğini söyledi. Yetişen akasya ağaçları arasında kuşburnu bitkilerinin kaldığını dile getiren Eroğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Akasya dikilirken hiç haberim olmadı, onun için de herhangi bir girişimde bulunmadım. Kuşburnular meyve veriyor ama akasya ağaçlarının arasında kaldılar. Haliyle kuşburnuyu da etkiliyor. Hem fidanların büyümesini, hem de meyve vermesini engelliyor. Dolayısıyla verim de düşüyor. Akasyalar erozyonu engellemek amacıyla dikildi ama benim ektiğim kuşburnu da erozyonu engelliyor. Buraya akasya dikilmesi çok yanlış oldu. Akasya yerine kuşburnu çoğaltılabilirdi. Akasyalar kuşburnu bitkisini adeta zehirledi. Akasyanın erozyonu önlemenin dışında herhangi bir yararı yok. Bula bula benim kuşburnu ektiğim alanı buldular. Bu ben de hayal kırıklığı yarattı.”

Kuşburnu mutlaka değerlendirilmeli

Kuşburnunun Gümüşhane adı ile özdeşleştiğini ancak gerek kamu, gerekse özel sektör tarafından hiçbir girişimde bulunulmadığını dile getiren Eroğlu, “Kuşburnu Gümüşhane’nin ekonomisi açısından önemli bir yere sahip. Devletimizin Kuşburnuyu mutlaka desteklemesi gerekiyor. İlimizde önemli ölçüde istihdam sağlayacak bir sektör haline gelebilir. Kuşburnu ile uğraşmak isteyen köylüler desteklenebilir. Yol kenarlarına, boş arazilere kuşburnu dikilebilir. İlimiz, Türkiye’de kuşburnu gen merkezi olarak adlandırılıyor ama bir fabrikamız vardı o da kapandı.” Şeklinde konuştu.

Dikmeye devam edeceğim

Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Söylediğim gibi kuşburnu ekerken herhangi bir ticari amaç gütmedim. Diktiğim kuşburnular da akasyalar arasında kalınca ne yalan söyleyeyim beni hayal kırıklığına uğrattı. Ancak ben kuşburnu yetiştirmeyi sürdüreceğim. Belki ileri de bu işin ticaretini de yapmayı düşünebilirim. Ancak devletin ilimizdeki kuşburnuya destek vermesini, kuşburnunun toplanması için istihdam alanı yaratması gerekiyor.”

Alime Çelik