TÜRK DÜŞMANI AVRUPALILAR
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Alkan, özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin, geçmişte Osmanlı döneminde başlayan isyanları bastırmasına nasıl karşı çıktıysa bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü sağlamak için teröre karşı devletimizin başlattığı operasyonlara karşı çıktığını söyledi.
“İsyanlarla karşı karşıya kaldık”
Alkan, gazetemize yaptığı açıklamada, Osmanlı döneminde Balkanlar başta olmak üzere gayri Müslimlerin ülkenin birçok yerinde isyanlar başlattığını hatırlatarak, “Bunlardan en önemlilerinden olan 1870’deki Bulgar isyanı. Devamında Kosava ve Selanik Bölgesinde başlayan isyanlar, sonrasında ise Anadolu’nun birçok yerinde başlayan Ermeni isyanları var. Osmanlı olarak 1890 yılında başlayıp 1915 yılına kadar süren isyanlar ve gelişmelerle karşı karşıya kaldık. Osmanlı Devletine karşı oluşturulan komiteler Anadolu’da yer yer isyanlar başlattı. Amaçları bu toprakları Osmanlı İmparatorluğundan koparıp kendi milli benlikleri kapsamında ülke haline getirmekti” dedi.
“Avrupa ülkeleri isyanları destekledi”
Osmanlı İmparatorluğunun kendi meşru müdafi hakkını kullanarak bu isyanların hepsine müdahale ettiğini kaydeden Alkan, “Ancak, Avrupa ülkeleri bu isyanları destekleyerek, bizim bu isyanları bastırmasına engel oldular. En önemlisi 1820’de patlak veren ve 1830’a kadar süren Yunanistan’ın bağımsızlığı için sürdürülen Grek isyanıdır. Osmanlı Devleti, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’yı bu isyanı bastırmak için gönderiyor ve isyanı bastırıyor. Ama, Avrupa devletleri tekrar araya girerek bu isyanı bastırmaya engel oldu. Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşayı geri çekti ve isyanın başladığı Yunanistan özgürlüğünü ilan etti.
“Türk düşmanlığı yaratılıyordu”
Osmanlı Devletinin, isyancıları tutuklaması ya da etkisiz hale getirmeye başlaması ile birlikte Avrupa kamuoyunda “Türkler Hıristiyanları Kesiyor” şeklinde yayınlar yaptıklarını kaydeden Alkan, yaşanan tarihsel süreç ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu yayınlarla birlikte aleyhimizde propagandalar yapılıyordu. ‘Barbar Türkler, Katil Türkler’ diye Avrupa’da sesler yükseliyor, kamuoyu oluşturuluyordu. Avrupa’nın medeniyet beşiği olarak ön plana çıkarılan Yunanistan, “Aristo’nun, Eflatun’un torunlarını Türkler katlediyor” diye, Türk düşmanlığı yaratılıyordu. Yine 1890’lı yıllardan başlayan Ermeni isyanları da bunlara paralel olarak yürütülüyordu. İstanbul’da, Gümüşhane’de, Bayburt’ta bu isyanları görmek mümkündü. Bizler, bu isyanları bastırıp, devlet otoritesini sağlamak istiyorduk. Başta Ruslar olmak üzere, İngilizler, Fransızlar bu isyanları destekliyorlardı. Bu ülkeler kendilerine karşı olan isyanları bastırmalarına dünya ülkeleri ses çıkarmazken, biz kendi topraklarımız üzerindeki isyanları bastırmaya çalışırken adeta feryat ediyorlardı.”
“Popüler kültürde dizilerde Türkler kötü anlatılıyor”
Alkan, günümüzde popüler kültürde, dizilerde ve tarih filmlerinde Türklerin kötü anlatıldığına dikkat çekerek, “Popüler kültür, diziler, yabancı basında Türkler için iyi şeyler yazılmıyor ve anlatılmıyor. Avrupalılar, Türkleri her zaman farklı konularda suçlamışlardır” şeklinde konuştu.
“Kamu düzeni sağlanmaya çalışılıyor”
Şanlıurfa’da iki polisin şehit edilmesinden sonra hükümetin PKK ve teröre karşı başlattığı operasyonlarla kamu düzenini sağlamaya çalıştığını dile getiren Alkan, “Ancak teröre karşı başlatılan operasyonlar Avrupa’da tıpkı geçmişte olduğu gibi yine aynı şekilde ülkemiz aleyhinde kamuoyu oluşturuluyor, yayınlar yapılıyor” dedi.
“Türkiye Cumhuriyeti ‘Kürt Düşmanı’ Gibi Gösteriliyor”
Diyarbakır’da ve Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde yaşanan terör olaylarına da değinen Alkan, “Güneydoğuda bir hareketlilik var. Devlet hassas davranarak orada teröristleri ayıklamaya çalışıyor. Bunun için de operasyon aylarca sürüyor. Masum insanlar ölmesin diye. Fakat Alman basını ise ne yazıyor? Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlere saldırıyor. Algıyı görüyor musunuz, bir Alman okuduğunda Türkleri nasıl düşünecekler, katil zalim insanlar olarak görecekler. Alman muhabirler Güneydoğu’dan haber yaparken şunu söylemiyorlar: ‘Türkiye Devleti orada Kürt teröristi etkisiz hale getirdi’. Sanki Türkiye Cumhuriyeti, Kürt düşmanı gibi gösteriliyor. Avrupa ülkelerindeki bu yanlış algıyı düzeltmek gerekiyor. Ülkemizde yaşanan terör olaylarında Alman basını askerlerimizi eleştirerek, Türkiye Devleti’ni suçlamaktadır. Türkiye siyaseti ve tarihi hakkında hep olumsuz düşündükleri için bakış açıları hiç değişmedi” ifadelerini kullandı.
“Avrupalı muhabirlerin Türkler aleyhine yayınları”
Başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu illerine gelen Avrupalı muhabirlerin kendi ülkelerinde yayın yapan televizyon ve gazetelerinde Türklerin, Kürtleri katlettiği imajı veren haberler yaptıklarına dikkat çeken Alkan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“En son bizim askerin PYD’ye karşı başlattığı operasyonu da yine ‘katliam’ gibi göstermeye çalıştıklarını yayınlarından görüyoruz. ‘Türkler, Suriye Kürtlerini Topa Tuttu’ diye manşet atıyorlar. Tıpkı 1890’lı yıllardan başlayan yayınlarla bugünkü yayınlar aynı. Farklılık yok gibi. Devletin sağlamaya çalıştığı kamu düzenini geçmişte Ermeniler, Rumlar katlediyor diye gösteren Avrupa basını bugün ise Kürtler katlediliyor diye göstermeye çalışıyor. Avrupa’nın bilinçaltında oluşan Türk algısını bugün de yaymaya çalıştığını görüyoruz.”
“Güvenlik güçleri çok hassas davranıyor”
1128 akademisyeninin yayınladığı bildiriyi de eleştiren Alkan, bildiriye kesinlikle katılmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı.
“Son derece ideolojik, kasıtlı bir bakış açısı. O bölgede yaşanan hadiseleri biliyoruz. En basiti Rusya’nın Suriye’de yaptığı bombardımanlara bakın. Şimdi Rusya oraya bomba atarken IŞID diye deklare ediyor ama cami, okul, hastahane bombalanıyor. Binlerce kişi ölüyor. Bunların hepsi IŞID militanımı? Orada masum insanlar öldürülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Türk Silahlı Kuvvetleri istese Rusya’nın yaptığı gibi havadan bomba atıp, o bölge de çok ciddi bir temizlik yapar. Şu anda öyle meşru bir hakkı var. Ama orada hükümet ve güvenlik güçleri o kadar hassas davranıyor ki sivil insanlara zarar gelmesin, sadece orada terörle alakalı bağlantılı yerleri, mekanları ve teröristleri bir şekilde etkisiz hale getirmeye çalışılıyor.
“Devletimiz meşru müdafaa hakkını kullanıyor”
Buna rağmen bu akademisyenlerin bir kısmı olaya sadece hükümet karşıtı ve ideolojik bir bakış açısıyla bakıyor. Çünkü saçma sapan bir beyanname ilan ettiler. Bu hiç hoş değil. Orada Türkiye Cumhuriyeti kendi meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Orada müdahale etmesinde ne yapsın. Müdahale etmeyelim sonunda ne olacak. O bölge kopup gidecek. Dolayısıyla devlet orada meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Avrupalı devletler bu tür müdahaleleri çok daha kanlı bastırırken, bizim devletimiz orada teröristle, sivil insanı ayırt etmek için mümkün olduğu kadar hassas gitmeye çalışıyor. Keşke içimizde birlik olsaydık. Akademisyeni ile aydını ile hep birlikte bu hassas süreci ortak akılla konuşup, daha hassas açıklamalarda bulunup hükümetin, devletin yanında olarak atlatsaydık keşke.”
Alkan’ın açıklamasından diğer satırbaşları şöyle:
“Devlet çözüm istiyor ama karşı taraf ısrarla silah diyor”
“Çözüm süreci mutlaka olması gereken bir şeydi. Çünkü bugüne kadar biz bütün yolu denedik. Ama maalesef çok fazla etkili neticeler elde edemedik. Bugüne kadar yapılmayan bir icraatı, kararı aldı hükümet, çok riskli bir karardı. Ama buna rağmen böyle bir karar alındı. Dolayısıyla bence bu anlamda Türkiye hükümetinin bu meselede kültürel anlamda, siyasal anlamda o bölgedeki Kürt vatandaşların sorunlarını çözme adına atmış olduğu bu hamlede, karşıda bu meselenin bayraktarlığını yapan Kürt gruplar çokta samimi davranmadılar. Siz devlet olarak bunu çözmek istiyorsunuz ama karşı taraf ısrarla hala silah diyor. Dolayısıyla devlet bu tür silah diyen, çözüme evet demeyen grupları tasfiye ediyor. Bundan sonra devletin yanında yer alan, Türkiye'nin birliğini savunan Kürtler de herhalde çözüm sürecini devam ettirecekler ama bu masada büyük bir ihtimalle bu tür silahlı gruplar ve bunu savunan bir kısım faşist Kürt grupları yer almayacaktır, almamaları gerekiyor.
“HDP’nin tutumu hoş değil”
HDP’nin tutumu hoş değil. Cenazelere katılan HDP milletvekilleri burada yaptıkları açıklamalar. En son Van'daki cenaze merasimi yani bunlar enteresan durumlar. Bir milletvekili, hatta Türkiye Partisi demek gerekiyor ama onlar buna da talip olmadılar. Bir grubun sözcülüğünü savunurken, teröre bulaşmış olan bir kısım marjinal grubunda sözcülüğünü yaparken ve onların devlete karşı mücadelesinde öldürülmüş militanın cenaze merasimine katılıp, saçma sapan açıklamalar yaparak nereye gitmek istiyorsun, bunlar çözüm getirmiyor. Aksine olan sıkıntıları daha da büyütüyor. Bence HDP Türkiye Partisi olma ve buradaki Kürt meselesinin çözülmesinde güzel rol alma şansını yitirdi. Marjinal parti haline geldi. Uzun vadede Kürtler tarafından da sorgulanacak olan bir siyasi grup oldular.
“Türkiye kaybederse, bu coğrafya kaybeder”
“Bu coğrafya için, bizim için, devletimiz için, devletin altında yaşayan bütün toplumlar için, huzurlu, barışın, güzelliğin, kamu düzeninin hakim olduğu bir çözüme herkesin ulaşmasını temenni ediyorum. Türkiye kaybederse, bu coğrafya kaybeder. Türkiye'nin bir şekilde dik durması gerekiyor, ayağa kalkması gerekiyor. Türkiye'nin ayağa kalkması bu coğrafyanın tekrar medeniyet anlamında, kültür anlamında iddiasının devam etmesi anlamına geliyor.”
İbrahim Özdemir-Figen Tok
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim