• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Gümüşhane : 9 °C
  • Trabzon : 25 °C

SEDEF KAKMA SANATININ GENÇ TEMSİLCİSİ KADİM GELENEĞİ DEVAM ETTİRİYOR

14.10.2024 12:29
SEDEF KAKMA SANATININ GENÇ TEMSİLCİSİ KADİM GELENEĞİ DEVAM ETTİRİYOR
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listelesi’nde bulunan geleneksel Sedef Kakma Sanatı’nın genç temsilcisi Fatih Öztürk Gümüşhane’de bu kadim geleneği sürdürüyor.

SEDEF KAKMA SANATININ GENÇ TEMSİLCİSİ KADİM GELENEĞİ DEVAM ETTİRİYOR

UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listelesi’nde bulunan geleneksel Sedef Kakma Sanatı’nın genç temsilcisi Fatih Öztürk Gümüşhane’de bu kadim geleneği sürdürüyor.

Gümüşhane’de yaşayan ve yazıcı tamirciliği işiyle uğraşan Fatih Öztürk (42), 10 yıl önce hobi olarak başladığı Sedef Kakma sanatında Kültür ve Turizm Bakanlığı Sedef Kakma sanatçısı Hakan Üç’ten icazet alarak kadim sanatın temsilcilerinden birisi oldu.

İş yerinde hazırladığı atölyede Mimar Sinan’ın da mimarlığa başladığı dönem yaptığı Sedef Kakma Sanatını icra eden Öztürk, ustalarından öğrendiklerini gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf ediyor.

Sedef Kakma Sanatını icra ederken okyanus sedefi, kaplumbağa kabuğu, pirinç ve boynuz gibi birçok malzemeye hayat veren Öztürk, bir eserin tamamlanmasının yaklaşık 2 ay sürdüğünü ifade etti.

“14. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE KADAR ULAŞABİLMİŞ KADİM BİR SANAT”

Sedef Kakma Sanatının yüz yıllar boyu süre gelen kadim bir gelenek olduğunu söyleyerek, sanatın detaylarından bahseden Fatih Öztürk, “Yaklaşık bir 10 yıl önce boş zamanlarımı değerlendirebilmek adına hobi amaçlı başladım. 3-4 yıl sonrasında Kültür Bakanlığı sanatçısı Hakan Üç ile tanışmama vesile oldu. Hakan Üç ile eğitimlerimi aldım. Kendi çizimlerimle icazetimi aldım Sedef Kakma ile ilgili. Devamını getirmeye çalışıyorum. Geleneksel sanatlarda usta çırak ilişkisi önemlidir. El verme tabiri eskilerin deyimiyle geçer. Belli başlı ustamızın dizinin dibinde aldığınız eğitimler sonrasında sizi yeterli görmesinin manevi bir belgesidir icazet belgesi. Kendisinden sonra bu sanatı devam ettirebilecek nesillerden biri olarak da beni uygun gördü. Sedef Kalkma, Sedef dediğimiz malzeme okyanus diplerinde, istiridye kabuklarından oluşan bir malzemedir. 14. yüzyıllardan günümüze kadar gelmiş bir sanat dalıdır. Süsleme olarak genelde kullanılır. Osmanlı'da tahtırevanlardan tutun takunyalara, sandık kutularına, Kur'an muhafazalarına değin işlemesi ve süslemesi yapılan, ahşap süslemesi yapılan bir sanat dalıdır. Sedefleri belirlenen desenler veya yapmak istediğimiz şekiller üzerinde kalıplar çıkarılarak kıl testeresiyle kesilip, ahşap üzerinde kendi yuvalarının açılarak, kesilen parçaların yuvalarının açılarak, çeşitli materyallerle, yapıştırıcılarla ahşapta yüzeyin üzerine kakılmasıyla oluşturulan bir sanattır. Günümüzde ise Sultanahmet Camisi, Selimiye Camisi gibi tarihi camilerin kapı, pencere pervazlarında ahşap oyma ve sedef kakma uygulamaları görülmektedir. Yine Kur'an rahlelerinde kullanılmaktadır. Biz Türkler olarak veya Osmanlı'dan gelen gelenekle bu sanatı hayatın içine koymuşuzdur. Yani günlük kullanabildiğimiz eşyalarda da bunu değerlendirmişiz. Günümüzde de hala bu şekilde devam etmektedir” dedi. 

“İNSANI TERBİYE EDEN BİR SANAT”

Sedef Kakma Sanatının manevi yönlerinden de bahseden Fatih Öztürk, “Arkamızda gördüğümüz Allah lafzının yapımı yaklaşık bir buçuk iki ay sürmektedir. Dış kenar bölümlerindeki süsleme, Naht sanatı diye geçen kıl testereli ahşap oyma bölümüdür. Onun akabinde orta bölümde ceviz ağacının içine az önce bahsettiğim gibi sedeflerin kesilerek ahşap üzerine oylu yapılıp yuvalarına yerleştirilmesiyle oluşmuş bir tablodur. Dediğim gibi yaklaşık bir buçuk iki aylık bir serüveni vardır o tablonun. Diğer yeşil olan tablomuzda ise Ahzab Suresinin 56. ayeti işlenmiştir. Hani halkımız genelde bunu cuma hutbelerinde imamın hutbeye çıkarken okuduğu sure olarak bilinir. O da yaklaşık yine 1-1,5 aylık bir emeği ürünüdür. Hocam der ki testeremizin, kıl testeremizin üst kısmı gök, yer kısmı, alt kısmı yerdir. Ve dünya üzerinde de, alem üzerinde de yerle gök arasındaki her şey Allah'ı zikreder. Biz de çalışırken bu uhreviyatla çalışmaya çalışıyoruz. İnsanı rahatlatan, insana dinginlik veren, insanı terbiye eden bir yönü vardır bu sanatın. Osmanlı döneminden de bu böyle gelmiştir. Günümüzde de böyle devam etmektedir. Biz de aynı düsturla devam etmeye çalışıyoruz. Bizler bunları satmak için yapmayız. Kendi kafamızda oluşturduğumuz şablonlarla veya ortaya çıkartmaya çalıştığımız çalışmayla bir ürünü ortaya koyarız. Nasibi Allah'tandır der, bekleriz. Talibi varsa vakti geldiği zaman bu eserler ya da bu çalışmalar yerini bulacaktır” diye konuştu.

 

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim