OSMANLIDA TECAVÜZ VE CEZALAR
Sosyal medya üzerinden hızla yükselen “ idam talebi” başta olmak üzere toplumun ve siyasetin değişik kesimleri yaşanan bu olaylara çığ gibi tepki göstermeye başladı. Peki, Osmanlı döneminde böyle eylemler içerisine girenlere ne şekilde cezalar verilirdi. Bu sorunun cevabını gazetemiz muhabirlerinden Tarihçi-Yazar Serhat Doğan okurları için değerlendirdi.
Osmanlı kanunnâmelerinde birçok suça para cezası öngörülürken, tecavüz suçuna para değil cismani cezalar verilirdi. Bir kadın veya kıza zorla tecavüz edenlerin cinsel organının kesilmesi cezasının verilmesi kanunnâmelerde yer alır. Ancak bu suçu işleyen kişinin bu konudaki sabıkası kabarıksa kadı, yani hakim takdir hakkını kullanarak idam cezası da verebilirdi.
İspat etmek önemliydi
Tecavüze uğrayanalr ya kendileri ya da yakınları vasıtası ile kadı’ya başvururlar ve konu ile ilgili yargılama talep ederlerdi. Tecavüz kurbanının iddiasını ıspatalaması önemliydi. Tecavüze uğrayan eğer bekar ise evlilik seçeneği öneriliyordu. Bu kabul edilmez ya da tecavüze uğrayan evli ise bu sefer bedensel cezalar veriliyordu. Bunların başında da tecavüzcünün cinsel organının kesilmesi vardı. Ceza bazen idama kadar gidebiliyordu.
Tecavüze uğradığını iddia eden kişi iddiasını ispatlayamaz ise kendisi cezalandırılıyordu. Fatih kanunnamesine bu durum, "Bir avret veya kız bana zina kıldın dese er inkâr eylese, bunların sözlerine itibar olunmaya. Ere ant vereler, avreti kadın cezalandırsın. İki sopaya bir akçe cürm alına. Avrete er ben sana zina kıldım dese, avret inkâr etse, avret ant içsin, kadı eri cezalandırsın. İki sopaya bir akçe cürm alına" şeklinde izah edilmişti.
17. yüzyılda Kahire'de yaşanan bir olay bu durumu çok güzel özetlemektedir. Bir kadın bir adamın kendisini ölümle tehdit ederek, tecavüz ettiğini iddia etmişti. Ancak iddiasını ispatlayamadığı gibi suçladığı kişi de kadının ahlaksız olduğunu ileri sürdü ve iddiasıyla ilgili şahitler gösterdi. Mahkeme bu gelişme üzerine kadını suçlu bularak, oturduğu mahalleden sürülmesine karar verdi.
Kanunnamelerden örnekler
Kız ve oğlan çeken (kaçıran, tecavüz eden) kişinin ve hıyanet edip başkasının evine girenin içmeği (âleti) kesile. Kızı yahut avradı çeken kişi o avratla yahut kız ile nikâh kıydırdı ise derhal boşatıla, sakalı kesile ve odunla dövüle. Avrat ile yakalanırsa derhal öldürüle (İkinci Bayezid’in Umumi Kanunnâmesi, madde: 26).
Oğlan ve kız çeken (kaçıran, tecavüz eden) kimselerin, hıyanet ile eve girenlerin ve avrat yahut kız çekmeye kalkanların içmeğini (âletlerini) keseler. Bir kişi avradın yahut kızın rızası olmadan onu kaparsa, adamın içmeğini (âletini) keseler ve avradı yahut kızı hiçbir şekilde suçlamayalar. Ama avrat yahut kız bu işe razı olup evinden dışarı erkekle anlaşarak giderse, avradın yahut kızın organını dağlayalar (Kanunî Süleyman’ın Kanunnâmesi, madde: 5).
Erkek başkasının avradını öpse, ondan birşey istese yahut yapışsa, kadı dayak ata ve vurulan her sopa başına bir akçe ceza ala (Fatih’in Umumî Kanunnâmesi, madde: 9). Eğer bir kimse karısını bir başka erkekle ilişkide bulunurken yakalasa ve her ikisini de öldürse o kimse yargılanmaz, diyet istenmez, günah işledi diye cezalandırılmaz (Kanunî Süleyman’ın Dulkadir Kanunnâmesi, madde: 13).
Eğer evli bir kişi zina yapsa ve yaptığı sabit olsa ve o kişi bin akçelik servete sahipse üçyüz akçe ceza alına. Serveti altı yüz akçe ise iki yüz, daha aşağı ise servetine göre yüz, elli yahut kırk akçe alına (Fatih’in Umumî Kanunnâmesi, madde: 1)
En ağır ceza ve işkenceler Memluk Sultanlığındaydı
Tecavüz ile ilgili cezalar genellikle idam ve hadım cezalarına çarptırılıyordu. Ancak bazı devletlerde cezalar teşhir edilir ve umuma açık verilirdi. Memluk Sultanlığında henüz çocuk sayılacak bir kız çocuğuna tecavüzden yakalanan birine kanca cezası verilmişti. Kahire meydanında karın boşluğundan kancaya asılan mahkum haftalarca acı çekmesi sağlanmış bu şekilde ölmüştü. Teşhir cezasında ki amaç toplumda böyle işlere meyli olanları caydırmak ve önüne geçmekti.
Toplumsal tepki gösterilirdi
Zina ve fuhuşla ilgili baskın yapma, suçluları teslim etme konusunda "mahalle halkını" da Osmanlı kanunlarının yetkilendirdiğini görmekeyiz. Pek çok örnekte, bazı kadınların evlerinin kapılarına katran sürülerek ya da boynuz asılarak bir daha o muhitte yaşayamaz hale getirildiği, "Namahremde perhizi yoktur, iyi hatun değildir" diye çıkarılan dedikodularla onlara hayatın dar edildiği görülüyor. Bu işe yapan kişi erkek ise toplumda tüm itibarı sıfırlanır tabiri caizse insan içine çıkacak hal bırakılmazdı.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim