• BIST 9659.96
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • Gümüşhane : -5 °C
  • Trabzon : 7 °C

OSMANLI DÖNEMİNDE RAMAZAN ADETLERİ

22.05.2018 12:00
OSMANLI DÖNEMİNDE RAMAZAN ADETLERİ
Gümüşhane Olay Gazetesi muhabiri tarihçi-yazar Serhat Doğan, Osmanlı dönemindeki Ramazan adetlerini derledi.

Hani büyüklerimizin “ah ah nerde o eski ramazanlar” diye serzenişte bulunduğu ama hangi dönemde olursa olsun birlik be rahmet ayı olan Ramazan ayı yine geldi çattı. Sofralar kurulacak misafirler ağırlanacak, eller birlikte semaya açılacak, dualar edilecek. Ramazan’ın eskisi yenisi olmaz lakin bizler için onu güzel yapan insanın o aya kattığı değerlerdir. Günümüzde pek çok değişik ramazan âdeti var. Peki, Osmanlı devletinde neler yapılıyordu. Birazda onlardan bahsetmek istiyorum

                Öncelikli iş hilali beklemekti. O kutlu ayın haberi hilalin durumuna göre belli olacaktı. Gecelerde hilal beklenir çoğu insan çatıdan inmezdi. Ramazan’ı muştulayan o hilal haberini ilk verenlere akçe verilir idi.

                Osmanlı’da Ramazan günlerinde zenginler, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav vb. dükkânlarına girer, onlardan Zimem defterini yani veresiye defterini çıkarmalarını isterdi. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfaların yekûnunu yaptırıp, “Silin borçlarını… Allah kabul etsin” der, çeker giderlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmezdi.

                Cerre çıkmak Ramazan geleneklerinden birisiydi. Osmanlı Devleti’nde medreselerde yaz tatilleri “Üç Aylar”da verilirdi. Bu tatillerde seçilmiş medrese talebeleri hem kendi bilgilerini pekiştirmek, hem de dinî konularda halkı aydınlatmak için İmparatorluğun farklı bölgelerine gönderilirlerdi. Bu gönderme olayına “cerre çıkmak” denirdi.

Medrese öğrencileri için cerre çıkmayı bir noktada bugünkü üniversitelerin staj eğitimleri gibi anlaşılmasında da bir sakınca yoktur.

                Osmanlı’da Ramazan’da halk, eşine-dostuna iftar vermeyi büyük bir ibadet kabul eder, misafir ağırlamak için tüm enerjisini sarf ederdi insanlar. Ramazan boyunca iftar vakitlerinde kapılar açık tutulurdu. Böylece yolda kalan ve ihtiyacı olan herkes istediği eve girer iftar sofrasına dâhil olurdu. Bunun için tanıdık olmaya gerek yoktu ve iftar için gelenin kim olduğu da asla sorulmazdı.

                Osmanlı’da bayramların bilhassa çocuklar için ayrı bir yeri vardır. Bayramlıklarıyla sokakta gezen çocuklara “arife çiçeği” denilirdi. Osmanlı’dan gelen “Arife Çiçeği” kavramı; bayramdan birkaç gün önce yapılan alışverişin ardından çocukların sabırsızlanarak giysilerini bayramdan bir gün önce, yani Arife günü, giyerek dolaşması olarak tanımlanırdı.

                Mesai kavramı bile ramazana göre ayarlanırdı. Normalde sabah namazında işbaşı yapıp 8-9 saat çalışan kâtipler, ramazan ayında daha geç mesaiye başlarlardı. İş yoğunluğuna göre teravih namazından sonra sahura kadar da kalemlerde çalışılabilirdi.

                Evlerde eş dost toplanılıp çeşitli hikâyeler anlatılıp sohbetler yapıldığı gibi meydanlarda karagöz-Hacivat, meddah ve orta oyunu gibi seyirlik gösteriler de yapılırdı. Bilhassa son dönemlerde tiyatro da seyirlik bir eğlence haline gelmişti. İnsanlar vakitlerini bu gibi çeşitli etkinliklerle geçirirlerdi.

                Tüm Gümüşhaneli hemşerilerimize hayırlı bereketli bir Ramazan ayı geçirmesini dileriz.

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim