• BIST 9678.49
  • Altın 2947.801
  • Dolar 34.6398
  • Euro 36.4379
  • Gümüşhane : 0 °C
  • Trabzon : 9 °C

OLAY RÖPORTAJ:SİNAN KÖPRÜLÜ

27.01.2016 13:29
OLAY RÖPORTAJ:SİNAN KÖPRÜLÜ
1989 Gümüşhane doğumluyum. İlk ve orta öğretimimi Gümüşhane’de, lise eğitimimi Trabzon’da tamamladım. Üniversiteyi ise İstanbul’da okudum. Evli ve 1 çocuk babasıyım.

Nasıl bir eğitim aldınız? Okulun, girişimcilik başarınız üzerindeki etkisini değerlendirir misiniz?

Maltepe Üniversitesi’nde işletme okudum. Yaptığım işin eğitimini almış oldum, tabi ki etkisi oldu. 2012’de üniversite bitti. Aktif bir şekilde çalışmaya başladım. İstanbul’da okumamdan dolayı şansımız daha çoktu.  İstanbul, büyük şirketlerin olduğu Türkiye ekonomisin büyük bir ölçüde döndüren bir şehir.  Okuduğum okulda, öğrencilerin de babaları büyük, kurumsal şirketlerin sahipleri idi. Bir arkadaşın babası üniversitede Kandilli kulüp diye bir kulüp kurmuştu. Her ay Cemile Sultan korosunda bir iş adamı getiriyorlardı. Can Boyner, Mustafa Koç, İbrahim Bodur, Murat Ülker gibi büyük ekonomilerini döndüren iş adamlarını getiriyorlardı. Onları dinleme şansını, fırsatını üniversitede buluyorduk. Hem mesleki eğitim almak hem de eğitimini alırken de bu işi pratikte yapanları dinleme şansını bulmanın artısı oluyor.

Genç bir girişimci ve iş adamı olarak model aldığınız bir girişimci var mıydı? Ailenizde girişimciler var mı, yoksa ilk deneme sizinki mi?  

Evet var. Dededen bu yana aile ticaretle uğraşıyor. Ben de çocukluğumdan bu yana yaz tatillerinde hafta sonlarında babamın yanında çalışıyordum. Hatta liseyi Trabzon’da okumamın sebebi babam ‘bu çocuk okumayacak bu ortamdan uzak kalsın’ düşüncesiyle Trabzon’da okumamı istemişti. Okuldan çıkıyordum, direk petrole gidiyor ve babamın eve gitme saatine kadar orada çalışıyordum. Pompacılık yapıyordum, araba yıkıyordum. Her işi yapıyordum. Babam bunu engellemeye çalışıyordu. Okumamı istiyordu. Rol model olarak Sakıp Sabancı’nın 48 öğüdü vardır. Böyle çok darlandığımda, bunaldığımda ya da yeni bir iş girişim yapmayı düşündüğüm zaman açıp 48 öğüdünü okurum.  Gümüşhane gibi küçük yerlerde şu sorun var, marka yaşatabilmek zor. Can Boyner’in bir lafı vardır ’eğer bir şey yapacaksanız ve herkes size karşı çıkıyorsa en az sizin kadar deli birisini daha yanınıza bulun’ diyor. Herkes size ‘yapamazsın’ dediğinde birbirinize bakacağınız, inanacağınız, o işe birlikte koşacağınız birisi olsun.

Öğrenciyken çalıştınız mı ya da girişim denemeleriniz oldu mu?

Hayır çalışmadım. 2009 senesi Maltepe de sahilde Süreyya plajı var. Orada belli markalar vardı. Öz süt açma teşebbüsünde bulunmuştum, olmadı. Baba vetosuna takıldım sen okulunu oku ben ticaretimi yapayım demişti.

Kendi işinizi kurmadan önce satış ve pazarlama alanında bir deneyiminiz oldu mu? Bu deneyim ( ya da deneyimsizlik) sizi nasıl etkiledi?

Babam, akaryakıt işiyle uğraşıyor, benim de burada pazarlama satış deneyimim oldu tabi.  Okul bittikten sonra da 1 yıl kadar babamın yanında çalıştım daha sonra kadınlar için B- fit spor salonu açtık. Ondan yaklaşık 6 ay sonra da Simit Sarayı ile sözleşme imzaladık. Tabi ki bu iş kurmadan önce orada çalışmış olmanın avantajlarını dezavantajlarını yaşadım. İş hayatı zor. Hele Gümüşhane’de apayrı zor, çünkü aradığını bulma adına kabullendirme adına çok sıkıntılar yaşıyorsun. Ben Simit Sarayı’nı kurarken günde iki üç defa Trabzon’a gidip geldiğimi bilirim. Bir şey istiyor usta yok. Talepte olmamış esnafta haklı. Burayı ilk açtığımızda pasta latte bilinmiyordu. Geçen süre içinde pasta latte bilinen bir pasta oldu ve şimdi müşteriler farklı lezzetlerin arayışı içine girdi. Bu da bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Gelişim, insanların tercihlerini de şekillendirmiş oluyor. Gelinen nokta açısından da benim mutlu olduğum olay, değişimin olduğunu görmek. Sürekli kendini yenilemek zorundasın. Eğer ayakta kalmak istiyorsan, revizyon yapacaksın, durmayacaksın, koşacaksın.

Girişimci olmaya ne zaman karar verdiniz. Sizi bu karara sürükleyen faktörler nelerdi? Neden bir çalışan olmak yerine patron olmaya karar verdiniz?

Gümüşhane’de yaşıyorsun. İşten çıkıyorsun ya da öğrencisin bir mekana gidiyorsun bir şey yiyorsun, çok güzel diyorsun ertesi gün aynı yere gidiyorsun, dünkü lezzetten eser yok. Yani bir standart yok,  marka getirmekteki en büyük amaçlarımdan bir tanesi müşteri geldiğinde her zaman istediği lezzeti bulsun, standartları olsun. Benim derdim şuydu: Gümüşhane’de standartlar değişecek Gümüşhane’ye kalite gelecek. Bir zamanlar Simit Sarayı Gümüşhane’nin en iyi mekanıydı, şimdi yeni yeni yerler açılıyor. Benim derdim de buydu. Gümüşhane’ye yeniliklerin gelmesi. Gümüşhane’de bir yenileşme akımı başlatmış olduk. Tabi, üniversitenin açılması da şehrin gelişmesinde yeni yerlerin açılmasında etkili oldu. Patronluğu sevmiyorum, çalışanlarımla aramızda patron ve çalışan ayırımı yoktur.  

Neden simit sarayı, moda, kahve diyarı gibi  farklı bir markada olabilirdi?

Ciddi bir bedel ödeyerek marka yatırımı yapıyorsun. Bu bedeli ödemeyi göze almışsın. Getirdiğin  markanın o yörenin sosyo ekonomik, kültürel yapısına uyacak. Şöyle bir şey de var, Simit Sarayı dışarıda her kesime hitap eden bir marka ama Gümüşhane’nin lüksü olmuştu. O dönemde tabi bir anda 75 kuruş olan çay Simit Sarayı’nda 2 lira olmuştu. O dönemlerde insanlardan ciddi eleştiriler de almıştım. Gümüşhane’de iş yapmakta sıkıntı yok, algıları yıkmakta sıkıntı var. Şimdi yeni mekanlar açıldı. Artık her kesim insan kendi bütçesine ve zevkine göre gidebileceği mekanlar var. Biz de Simit Sarayı ile değişim ve gelişimin başlangıcı olduk. Bu da bize mutluluk veriyor.

 

Dışardan destek aldınız mı? Avukat, danışma, muhasebeci veya halkla ilişkiler desteğinden yararlandınız mı?

Profesyonel bir destek almadım. Dediğim gibi ben ticaretin içinde büyüyen biriydim. Düşüncelerim hayallerim de hep o yöndeydi. Bir markayı Gümüşhane’de yaşatma fikrine inanmıştım. Tabi yakın çevremden fikrini önemsediğim insanlara danışarak fikir alışverişinde bulundum. Gümüşhane gibi bir yerde markayı yaşatabilmek zor olabilirdi.

Gümüşhane ekonomisine öğrencinin katkısı ne derece?

Gümüşhane’nin ekonomisini öğrenci de döndürüyor diyebilirim. 17 bine yakın öğrenci var. Sadece tüketim odaklı eğlenmek, gezmek ve vakit geçirmek istiyorlar. Dolayısıyla Gümüşhane’nin ekonomisi en çok canlandıran öğrencidir. Öğrenci olmasaydı çok daha zordu. Belki tutunduramazdım. Simit Sarayı geldi, açıldı ve battıydı.  Belki bugün konuşmuyor olurduk.

 

Esnafın öğrenciye tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsan ekmeğinin ve o ekmeği getirenin kıymetini bilmeli. Bizim müşteri portföyümüzün yüzde 50’si öğrenci. Sen müşterini değerli hissettirmek zorundasın ki o seni tercih etsin. Bundan birkaç yıl önce Gümüşhane bir top sakallı ya da küpeli genç görseler yadırganırdı ama şimdi değişti bir şeyler. Bu da üniversitenin öğrencinin şehre katkısı diyebiliriz. Gümüşhane yapısal olarak değişiyor farkında olanlar kaliteyi hizmeti getirerek belli bir noktaya geliyor. Mutlaka değişimi kabul edenler veya etmeyenler oluyor. Ben şunu söyleyebilirim kafe anlamında kaliteyi Gümüşhane’de biz başlattık.

İş hayatı özel hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz?

İşi yeni kurduğumda sabah yedi gece iki çalışıyordum. Eve gidiyorsun üç dört saat uyuyorsun.  Sabah tekrar iş geliyorsun öyle zamanlar oluyor ki çocuğunu görmüyorsun. Dolayısıyla sıkıntılar yaşayabiliyorsun. Zamanla dengeyi kuruyorsun tabi bu biraz da yapıyla alakalı. Ben bu konu da sıkıntılar yaşadım.

Gelecekle ilgili ne gibi planlarınız var, işinizi büyütme konusunda ne düşünüyorsunuz,  bu konuda kendi enerji ve motivasyonunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Simit Sarayı’nı kurarken Gümüşhane’ye 5 yıl içerisinde 3 marka getirme hedefi ile yola çıktım. Şu an Simit Sarayı’nın ufak tefek eksikleri var. Şu an kahve barı yapıyoruz. Gümüşhane’de artık insanlar karton bardaklarla sokakta çay, kahve içme kültürünü de getirmiş olacağız. Şu anda da farklı bir marka ile flört etmekteyiz. Anlaşma sağlayabilirsek çok yakında ikinci bir markayı da Gümüşhane ile tanıştıracağız.

Şu ana kadar yaşadığınız tecrübelere dayanarak işinizi tekrar kurma fırsatınız olsa neleri farklı yapardınız geçmişten hangi dersleri çıkardınız?

Marka anlamında aynı markayı tercih ederdim. Franchising olayı farklı bir olay. Ben gıda sektörüne yatırım yapmak isteyenlere de ısrarla söylüyorum. Marka getirin, çünkü sistemsel olarak oturmuş oluyor. Birileri sizin iş yerinizin tüm detaylarını düşünüp, planlamış. Size sadece markayı temsil etmek kalıyor. Her zaman marka ile çalışmayı tercih ederim.  

Sizi motive eden faktörler nelerdir?

Ben çalışmayı seviyorum. Rekabeti yeni şeyler getirmeyi seviyorum, bu da beni motive etmiş oluyor. Biz B-fit’i Gümüşhane getirdiğimiz de şunu düşündüm, “Kadınların Gümüşhane de kuaförden başka gidecekleri bir yer yok.”  Gümüşhane’ye yeni bir şey getirmiş olduk. Simit Sarayı’nın bu lokasyon seçiminde bile yol üzerinde olmasını istememin nedeni bir şehir algısı yaratmaya çalışmaktı. Bu konu da bürokratlar da teşekkür ettiler.

Kimler girişimci olabilir heyecan dolu bir girişimci için 3 tavsiyeniz ne olur?

Belli bir sermaye yoksa zor tabi fakat şu an devletin gençlere ve kadınlara sağladığı girişimcilik imkanları ve hibe destekleri büyük bir fırsattır. Bu fırsatları iyi değerlendirmek gerekiyor. Başarmak için, “İnanmak”, “İnatçılık”, “Rekabet” diyebiliriz.

 

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim