OLAY RÖPORTAJ:İbrahim Bayrak

İbrahim Bayrak kimdir?

1940 yılında Erzurum’da doğmuşum. 1972 Erzurum Edebiyat Fakültesi mezun oldum. 1973’te de öğretmen olarak Gümüşhane’ye atandım. Gümüşhane’de emekli olana kadar da Gümüşhane’de çalıştım emekli olduktan sonrada burada yaşamaya devam ettim. Gümüşhane artık benim memleketim.

Şiire merakınız ne zaman başladı?

Rahmetli dedem hep Sümmani’den şiirler dinlerdi. Benim de o zamanlar hoşuma gitmeye başladı şiir dinlemek.  Dinleye dinleye ben de yazmaya başladım. O şekilde ilgim başladı. O zamanlar yazdıklarım kayboldu gitti. Gümüşhane’ye geldikten sonra ilk şiir kitabımı yazdım. Üç şiir kitabım  “DESTEGÜL”, “GÖNÜLDEN NAMELER”  “NİDA” bir tane de piyes kitabım var “ALLAH RAHMET EYLESİN” diye “AH BU ANILAR”  adlı anı kitabım da mevcut.

Tiyatroyla da ilgilendiniz yani?

Öğretmenlik yaptığım dönemde yılsonunda okul geceleri düzenlerdik öğrencilere. O dönemlerde yazdım piyes kitabımı. Okul geceleri için yazmıştım. Sonra yayınladım.

Bir şair için şiir nedir sizce?

İnsanın duygu ve düşüncelerini ifade ediş şekli diyebilirim. İnsanın kendini edebiyatla ifade etmesi, mesaj vermesidir. Şiir “Dağların böğründe çıkan bir berrak pınar gibi temiz ve gönülden fışkıran içli bir nidadır.”

Şiirlerinizi yazarken nelerden ilham alırsınız ve nasıl bir ruh halinde yazıyorsunuz?

Genellikle gece yazarım şiirlerimi. O vakitler daha duygusal daha yaratıcı oluyorum.  Ya da kızgın sevinçli olduğum vakitlerde de yazıyorum. İnsan iyi bir gözlemci olursa birçok şeyden ilham alabiliyor bana göre. Bazen güzel yüzlü bir çocuğun masumiyetinden ya da anamızın kuşku duymadığımız o derin merhametinden veyahut akşam eve götüreceği ve sıcak sıcak bölüşeceği ekmeği düşünen bir babanın nasırlı yüce ellerinden ve bunun dışında ruhu dinlendirici bir müzikten… Sizce insan duymadan, görmeden, hissetmeden yazabilir mi? Sanmam.

Şiirlerinizi ölçülümü yazarsınız?

Evet, ölçüsüz şiir zaten olmaz. Genelde 11’li 8’li ölçülerle yazıyorum.  Şiirlerimde dil olabildiğince sade, anlaşılır ve tasavvufi imgeler ağırlıktadır.

Sürekli şiir kitapları okuyor muydunuz?

 Yunus Emre ve Sümmani’yi çok okurdum. Üniversitede yüksek lisans tezini de halk edebiyatından yapmıştım. O zamanda tabi birçok şair tanıştım. Halk edebiyatında, Aşık edebiyatında( Reyhanî, Hicran, Murat Çobanoğlu), Bayburt çevresindeki özgün insanlar... Aslında tüm şairler benim için önemli. Hepsinin ayrı bir yeri var.

Şiirleriniz tasavvufa yönelik mi?

Sadece tasavvuf değil genel olarak maneviyata yönelik şiirlerim var. Her tür konu var aslında. Coğrafya, tarih, kültür, dil, din, insan ilişkileri, genel konular işte. Tek boyut yok

Şiirlerinizde mesaj vermeyi amaçlıyor musunuz?

Tabi ki şiir sadece insanın kendini ifade etmesi değil aynı zamanda mesaj vermesidir de.

Mesajlarınız daha çok neye yönelik?

Topluma, gençlere, dine yönelik hepsi var.

Sizce sonradan şair olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir şiir yazmak?

İnsan doğuştan bir yazı yeteneğine sahip olabilir. Tabi bunu önce sizin keşfetmeniz ve sonra bu yeteneğin üzerine bir şeyler koymanız gerekiyor. Bu da ancak ve ancak çok çalışmakla mümkün oluyor. Zikirsiz edilen dua eksik kalır.

Şiirler yaşanmışlıktan mı çıkar?

Tabi ki yaşamazsan nasıl yazacaksın. Benim bir amacım da topluma mesaj vermektir.

Gümüşhane için yazdığınız bir şiiriniz var mı?

Var okuyayım dörtlüğünü:

“Gümüşhane seni tarif edeyim,

Boyun ince,  enin uzun senin, yar gibi

Seni bırakıp da nere gideyim.

Gelmişin ki hana, tek diyar gibi.”

Yaşadığınız olayı tasvir ettiğiniz birebir şiiriniz var mı?

1995’te Anadolu Müdürlüğünde Bitlis’e sürülmüştüm. Mahkeme kararıyla o zaman haksızlığa uğradığım düşüncesizle yazdığım şiir okuyayım

Benim intizarım hak düşmanına

Kaybede yolunu, iz bulamaya

Yüz bin çeşit bela gele başına

Felekten bir türlü yüz bulamaya.

Yeni kitap hazırlığınız var mı?

Evet  “BESTEGÜL” ismiyle bir yeni kitabım olacak.

Alime çelik: Kıymetli vaktinizi bize ayırdığınız için teşekkür ediyorum.

İbrahim Bayrak: Ben teşekkür ediyorum güzel kızım.