OLAY RÖPORTAJ: ZİHNİ GÜMÜŞTEKİN
Gümüşhane Olay Gazetesi olarak her hafta bu sayfamızda okuyucularımızı, ilimizde yaşayan değerlerle, yaşam hikayeleri ve çok sayıda konu ile buluşturuyoruz. Bu haftaki röportaj köşemizde Sayın Zihni Gümüştekin'i konuk ettik.
Gümüşhane’nin çınarları arasında olan 96 yaşındaki Zihni Gümüştekin ile yapılan keyifli röportajı gazetemizle paylaşan İl Kültür ve Turizm Müdürü Engin Doğru ve Kent Konseyi Başkanı Hasan Pir’e teşekkür ederiz. (Röportaj Tarihi: 01-02 Temmuz 2012)
HASAN PİR – Zihni GÜMÜŞTEKİN kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- 1920 yılında Gümüşhane doğdum, babam burada büyüdü, bu evde dedemde buradaydı babamın adı İsmail Hakkı, Muti Oğullarından İsmail Hakkı bey. Dedem Muti Oğlu Mehmet ağa, 1934 yılında soyadı kanunu ile Gümüştekin soyadını aldık, o zamana kadar ‘Muti Oğlu’ olarak geçiyordu.
Hasan PİR – 1924 – 1925 - 1926 yıllarında sizden, ailenizden veya dışarıdan gelen mektuplar Osmanlıcamı geliyordu hatırlayabiliyor musunuz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Şimdi o tarihlerde 1926, 1927 yıllarında daha çok 1927’de bu camii yanında mektep vardı. Bu mektebe ben kısa bir süre devam ettim, eski harflerle tedrisat yapılıyordu ben buraya birkaç ay devam ettim. Ama bilmiyorum başarılı olamadığım için 1928’de rektörlüğün olduğu bina ilkokul haline getirildi ve 1928’de yeniden ilkokula yazıldım.
Hasan PİR – Latince olarak mı yazmaya başladınız?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Evet Latince olarak, yeni Türk harfleri ile okuma yazmaya başladım.
Hasan PİR – O zaman şunu dememiz mümkün mü, harf inkılâbının Gümüşhane’deki ilk öğrencisi sizsiniz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Evet benim hatta bu okulda ilk okuma yazmayı da öğrenen benim.
Hasan PİR – O zamanlar buranın adı Fevzipaşa mıydı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Evet Fevzipaşa ilkokuluydu, Yani “Sorda” mektebi kısa bir zaman sonrada Fevzipaşa İlkokulu adını aldı. Mektebin hocası da eski zannediyorum Darülmuallim de okumuş Abdullah Kutlutan Efendi.
Hasan PİR – Fevzipaşada 1928’de birinci sınıfın ilk Latin harflerini öğrencisisiniz ama size bu eğitimi veren, öğreten öğretmen kimdi orada, öğrenebilir miyiz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Elbette söyleyeyim Ali Rıza Bey, Ali Rıza KUTLUK’tu. Darülmuallimindi, kendisi Gümüşhaneliydi. Şahbenderler mahallesinde ikamet eder idi. Daha sonra müfettiş oldu, sonra Gezici Baş Öğretmen oldu, Maarif Müdür vekili oldu, Bayburt’ta çalıştı ve nihayet emekli oldu. Emri hak vaki olarak aramızdan ayrıldı. Birinci sınıf öğretmenimdi kendileri.
Hasan PİR – İkinci sınıfta kimdi öğretmeniniz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Fatma Hanımdı. Eşref Efendi adıyla anılan Gümüşhane’de hani belediyenin kazı yaptığı yer var heyelan mıntıkasının karşısında, Hacı Eşref Efendi’nin evi var ve o ev hala durur o evde idi babası.
İkinci ve üçüncü sınıfta beni okutan Fatma Hanımdır.
Hasan PİR – Peki 5.sınıfı da aynı okulda mı bitirdiniz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- 5.sınıfı burada bitirmedim 4.sınıftan 5. Sınıfa geçtim 5. Sınıf açılmadığından Gazipaşa İlkokulunda okudum.
Hasan PİR – Yine adı Gazipaşa mıydı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Gazipaşa’ydı evet adı değişmedi.
Hasan PİR – Nerede idi mekânı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Şimdiki yerinde aynı, değişmedi hükümet binası ile aynı hizadaydı.
Hasan PİR – Orada kaç sene okudunuz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- 1 sene okudum ve mezun oldum oradan.
Hasan PİR – Gazipaşa ilkokulundaki öğretmeniniz kimdi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Öğretmenimiz Sabri Özcan SAN, yeni bir öğretmendi çiçeği burnunda yeni bir öğretmen, Trabzon Öğretmen Okulu mezunu kendisi, bize zaman zaman derdi ki “Ben henüz talebeliğimi unutmadım”
Hasan PİR – Evden okula, okuldan eve yürümemi gidip geliyordunuz uzak değil miydi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Evet, sabahın erken saatinde çıkardık. Yaya olarak kış, yaz akşama dönerdik vasıta yoktu.
Hasan PİR – Ne yiyordunuz orada?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Yanımızda bir şeyler götürürdük. Mesela ekmek, peynir, helva gibi şeyler yerdik.
Hasan PİR – Okula sabah gidip akşam dönerken araba hiç yok değil mi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Araba var ama Trabzon gidip gelen arabalar vardı. Tekerlekli zincirli haftada bir 10 günde bir gelip geçer doğuya kadar giderlerdi.
Hasan PİR – O günün öğrenci elbiseleri nasıldı anlatır mısınız?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Tek taş ne bulursa giyinilirdi, öyle derli toplu giyinen yoktu.
Hasan PİR – İlkokul için defter kitap durumu nasıldı şartlar altında?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Defter kitap çok az bulunuyordu. Tarih, coğrafya, yurt bilgisi gibi elimize geçen kitaplar vardı. Sarı saman yapraklı defterlerimiz vardı onlara yazardık. Kalem olarak da kurşun kalem kullanırdık. Tükenmez kalem yoktu, sonraları çıktı. Dolma kalem hocalarda bulunurdu, nadirdi. Kamış vardı ama oda yazı derslerinde çok nadir kullanılırdı ama hep kurşun kalem kullanırdık.
Hasan PİR – Hocam burada olduğunuz çocukluk yıllarınızda Hudura’da bir tane büyük kilise vardı. Bağlarbaşı’na yakın o kilise aktif miydi? O yıllarda Rumlar var mıydı? Neler hatırlıyorsunuz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- O yıllarda 1933-34 yılları oluyor fakat orada Rumlar olduğunu sanmıyorum. Yalnız manastırın bir bahçesi vardı. Burada üniversitenin işgal ettiği o alan tamamen onların meyve bahçesi idi, gelirleri oradandı. Çok modern ve muntazamdı. Elma bahçesi ayrı, armut bahçesi ayrı bir bahçeydi, ağaçların dikimi şekli şemali çok güzeldi. Havuzdan aşağı bir su iner, bu taraftaki elma bahçesinin bir fenni uğraş gördüğünü söyleyebilirim. Bahçenin başında da bir demirhane vardı ama ne maksatla kullanıldığını bilemiyorum. Belki de askeri araçların arızalarını gidermek için kullanılıyor olabilirdi. Talebeliğimde hep hatırlıyorum. Eski arabalar vardı, hep satıldılar. Sanıyorum orası daha sonra tamamen boşaldı.
Hasan PİR – Hocam siz okuduğunuz yıllarda hemen sizin komşunuz o bahçe manastırın varidatının sağlandığı bahçede için çalışanlar var mıydı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Şimdi efendim orası bir kuruma bağlıydı, orda manastırın adamları vardı da çalışıyorlardı diyemem. Yani 1924’de mübadele oldu ve Rumlar buradan gitti. Hatta Süleymaniye Mahallesi’ndeki Rumlar gittiler. Burada bahçeyi de bıraktılar ve bu o bahçeyi Gümüşhane’nin en modern bahçesi olarak görürüm.
Daha sonra o bahçe Özel İdare’nin oldu daha sonra da şahısların oldu. Niyazi Bey ve ağabeyi vardı. Burayı satın aldılar ve bir camii yapmak istiyorlardı. Caminin duvarlarını çıkarmışlardı sonradan vazgeçildi. Bugün kasap Ahmet’in binasının önü, yani üniversitenin önünde sel yatağı var. Orada bir dere vardı, hemen başında ama o dereler kayboldu şimdi. Fevzipaşa ilkokulu’nun oradan gelen bir dere vardı ama hepsi toprak altında kaldı. Bu dereler küçük mansap haline getirildi. Mustafa Karaer zamanında da bu karşılar epey ağaçlandırıldı.
Hasan PİR – Peki hocam Bağlarbaşı kırçlarının ağaçlandırılması Vali Mustafa Karaer zamanında mı yapıldı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Ben öyle biliyorum. Evet ama ben o tarihte yoktum burada. Mustafa Karaer 1960 yılında İnkilap Valisi olarak gelmişti. Duyumlarım Mustafa Karaer’in gayretli çalışmalarıyla ağaçlandırma yaptığı yönünde.
Hasan PİR – Hocam Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri’nin sizin malumunuz sizin kayınpederinizin hasseten ilgi gösterdiği onun müntesibi olduğu büyük âlim Gümüşhanevi Hazretlerinin sizin çocukluk yıllarınızın hatıralarından Bağlarbaşı’nda veya Eski Bağlarda onun evi olabilecek çevresi olabilecek neler hatırlıyorsunuz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri hakkında ilk bilgiyi kayınpederim Cevdet Bey’den öğrendim, 1960 yıllarda ondan duymuştum. İşte Eski Bağlar Gugullu cami mi diyorlar kabristanın altında evi var. Eski ortaokul ve ilkokul yolumuz oradan geçerdi, o camii yolun altında idi.
Hasan PİR – Peki Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri’nin evinin orda olduğunu mu söylemişlerdi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Evet evi ordadır, orada mukimmiş. Emirler Mahallesi denilen mahalle orasıdır ve Emirler Camii de ordadır. Şimdi Gugullu Camii diyorlar ama aslen Emirler Camii’dir. 17 yaşlarında Trabzon gittiğini, ticaretle meşgul olduğunu, babasının ısrarı üzerine müsaade alıp İstanbul’a gittiğini, kendine bir mecra alan seçtiğini ve büyük bir İslam alimi olduğunu hem de Avrupa’ya taşınan bir İslam alimi, hem de iktisadi konulara vakıf bir insan bankaya benzeyen bir teşkilat kuran bir insan. Sadece İslami yönünden ziyade ekonomik yönü var bu muhterem zatın.
Engin DOĞRU*– Hocam acaba Rumların döneminde Süleymaniye’nin adı yine Süleymaniye miydi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- O zaman da adı Eskişehir’di, şehir denilince akla orası geldirdi.
Engin DOĞRU*– Hocam Kanuni Sultan Süleyman zamanında sikke basılmış, Canca da mı? Yoksa Süleymaniye’de mi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Canca da basıldı. Durubevif Canca olarak denilirdi.
Engin DOĞRU*- Hocam 1940’lı 50’li yıllarda futbol takımları var mıydı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Hayır yoktu ama topla meşhur olan insanlar vardı. Amatör olarak İhsan Mısırlı oğlu, Necdet Gürpınar’ın, Abdi Öztürk’ün icraatları vardı tabi. Memur kulübü vardı ama futbol kulübü yoktu.
Engin DOĞRU*- Topu bu sahada mı oynarlardı yoksa başka yerlerde mi?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Saha yoktu zaten buraya gelirlerdi bazen, alanlar vardı ama net olarak bahsedemiyorum bilmediğim için.
Engin DOĞRU*- 1950 yıllarında sinema var mıydı?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Sinema vardı evet, Muhittin Ural Bey’in 2 oğlu vardı, Nurettin Ural sinemacılık yapardı, onula başlamıştı biliyorum.
Engin DOĞRU*- Hocam Gümüşhane’de malumunuz konaklar var, bu konakların ustaları buradan mı yoksa başka yerden midir?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Buradan ve bu civardandır. Dışarıdan gelen yoktur. Gümüşhane inşaatçılıkta söz sahibiydi. Ama duvarcılar ve betoncular ustalarının daha çok sahilden geldiğini duyardım. Mesela bu binanın yapılışı 1934’tür. Zekeriya abi, bu binanın ilginç çizgileri vardır derdi. Zekeriya abiye sorduğum zaman depreme dayanıklı olması için kullanıldı derdi.
Engin DOĞRU- Daha çok marangoz ustaları şu köylü diyebilir miyiz?
Zihni GÜMÜŞTEKİN- Marangozcuların çoğu Halgent’lidir, Ali Usta, İdris Usta, Hüseyin Usta vardır Mavrangellidir. Emir Usta Halgentli’dir. O Ali Usta mimar derecesinde bir çatı ustası idi. Hatta bir Bekir usta da vardı?
Not: Röportajın devamı 30.03.2016 tarihinde bu sayfada yayınlanacaktır.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim