• BIST 9660.7
  • Altın 2948.428
  • Dolar 34.6482
  • Euro 36.4157
  • Gümüşhane : 1 °C
  • Trabzon : 11 °C

Olay Röportaj: Hışır Osman

13.01.2016 15:15
Olay Röportaj: Hışır Osman
Olay Röportaj: Hışır Osman

Öncelikle Osman Nebioğlu nam-ı diğer Hışır Osman kimdir?

-Hışır Osman 65 yaşında Gümüşhane’nin Dörtkonak (Edire) köyünde doğmuş, hayatının bir dönemini öğretmen olarak geçirmiş geri kalan dönemini de işletmeci olarak geçiren Allah’ın garip bir kuludur.

“Hışır” ismi nereden geliyor, niye size “Hışır” denilmiş?

-Hışır’ın kelime bir anlamı aşırı yorgunluktur. Bizim yöremizde çok kullanılan bir kelimedir. Gümüşhane’nin Akçahisar köyünde öğretmenlik yaptığım yıllarda iki köy arasında futbol maçı yapmıştık. Ben ayağımı incitmiştim, bana sordular ‘ne oldu’ diye, ben de sormayım ayağım hışır oldu dedim. Çok eski yıllarda o köyde yaşayan bir Hışır Osman varmış. Benim de ismimin Osman olması ve ayağımın hışır olduğunu söylemem üzerine onlarda bir çağrışım oluştu ve ‘Hışır Osman’ dediler. Benim de hoşuma gitti. Şiirlerimde mahlas olarak da kullanmaya başladım. Ben şiirlerimde genelde felek, dünya, ölüm, dünyanın olumsuz yönleri şiirlerine yansıtıyorum. Felek tarafından hışır edilmiş Osman olarak da bu mahlas tam oturdu. Soy ismim çok da bilinmez Hışır Osman dediler mi yeter.

 İlk şiirinizi ne zaman yazdınız, şiire olan merakınız nasıl başladı?

-İlk şiirimi ne zaman yazdım hatırlama şansım yok. Ben daha çok ortaokul yıllarında halk müziğine merakım vardı. O zamanlar radyoların büyük bir önemi vardı insanların hayatında. Radyolardan dinlenirdik müziği, halk müziğinin ayrı bir havası ve zevki vardı.  O zamanlar oluştu bende halk müziğine, halk şiirine karşı ilgi. Lise yıllarına gelince onlardan da esinlendiğim oldu ki azar azar yazmaya başladım. Asıl şiir yazmam lise üçüncü sınıfı yıllarında başladı. Döneme göre siyasi içerikte de şiirlerimde oldu. Aşk şiirlerim de var. Bazı acıları yaşadıktan sonra onların boş olduğunu düşünüp pek dikkate almadım. Çoğunlukla yaşadığım acılarımı şiirlerimde dile getirdim.

“Yaşadığım acıları şiirlerime yansıttım” dediniz, eğer o acıları yaşamamış olsaydınız şiire bakış açınız nasıl olurdu?

-Tabi ki farklı olurdu. Belki sevdaya, aşka dair şiirlerim olurdu. Belki siyasi şiirlerim ağırlıkta olurdu. Olumsuz olayları erken yaşayınca çoğunlukla ağıta yönelik oldu. Felek, kader kelimelerinin merkezde olduğu yorgun şiirler yazdım. Bazen arkadaşlar diyorlar bir tane aşk şiiri yaz ama olmuyor işte hissedemediğin şeyi yazamıyorsun.

Şiir sizin için ne ifade ediyor, şiire dair birkaç söz söylemek isterseniz ne söylersiniz?

Şiir, şairin iç dünyasını açığa vuran bir aynadır. Şairin iç dünyasının yansımasıdır. Tabi ne kadarı yansır o okuyucunun yorumlamasıyla alakalıdır. Ama şiirin asıl anlamı şairin yüreğindedir.

Şiirdeki amaç sadece duygu yansıması mı, toplumsal boyutta var mı?

Bunların hepsi var. Ben önce şiirlerimi kendim için yazarım. İçimdeki duyguları kağıda dökerim. Yıllarca kimsenin de haberi olmadı yazdıklarımdan. Şiirlerim daha sonra türkü olarak bestelendi.  Sonrasında dostumuz Talat Ülker “illa onlar kaybolacaklar yazık olur toplayıp kitap haline getirelim”  dedi. Kitaplaştırdı. Kendisine teşekkür ediyorum.  Sonrasın da Gümüşhaneliler gecesinde bir vefa gecesi yaptılar bana. Tabi halk tarafından tanınca da sevilip sayılınca bu sefer mecbur hissediyorsun kendini şiir yazmaya. Sanatçı bir yere kadar kendi oluyor, daha sonra toplumun oluyorsun. Nasip olursa yayınlanmamış 20 şiirimiz daha var kitaplaştırmayı düşünüyoruz.

İlhamın geldiği, şiir yazdığınız bir anı paylaşır mısınız?

Ben empati çok kurarım. Bir film izlesem oradaki karaktere empati kurup hemen o anda yazarım. Bir şiirim vardır Cuma hutbesi dinlerken yazdığım. Hoca dünyanın faniliğinden bahsediyordu. O anda ilham geldi çıkardım kalemi kağıdı yazdım. O anda yazmayınca gidiyor işte.

Şiirlerinizde bestelenmiş olanlar var, biraz da bunlardan bahsedelim?

1992’de  “Yazın Yağar Kar Başıma “ ile başladık. 8-10 tane şiirim bestelendi. 8 tanesi TRT repertuarına kayıtlıdır. 2 tanesi de amatör sanatçı arkadaşlarımız tarafından bestelendi. Yeni hazırladıklarım da var. Türk Halk Müziğine uygun formatta yazıyorum. Zannediyorum ki ilerleyen zamanlarda daha çok bestelenecektir. Çünkü yeni nesilde çok şiir yazan da, okuyan da yok.

Şiirlerinizi belli bir ölçüde mi yazıyorsunuz?

Hece şiirlerini hece ölçüsün de yazıyorum. 11,7,8 hece ölçüleri vardır. Ama ben genelde 8, 11 heceli yazıyorum. Onlar beste yapmaya daha uygun.

Gümüşhane ile ilgili yazdığınız, Gümüşhane’yi bire bir tasvir ettiğiniz şiiriniz var mı?

Var tabi, geçmiş zamanlarda yazdığım bir şiirim var. Yeni yazdığım bir şiirimin daha var. O da yine yakın zamanda Nurullah Akçayır tarafından bestelendi. Bir ay içerisinde piyasalarda olacak. Güzel bir çalışma oldu. Hem de güzel bir oyun havası oldu. Düğünlerle çalınıp söylenebilecek güzel bir Gümüşhane türküsü olacak.

Belediye için yazdığım bir şiir vardı, onu söyleyeyim;

Bu mu bizim farkımız

Bu namı laik halkımız

Ana cadde otoparkımız

Ya bi hal ya bi çare Gümüşhane’nem bi çare

“Ağustosta donar, kışta yanarım, zemheri yel olur közüme benim” bu dizeler nasıl bir ruh haliyle yazılmış?

Bu şiirimi, eve geç gittiğim bir vakitte eşim hala uyumamış beni beklemiş. Kapıyı o açtı. Hiçbir şey demeden yüzüme on dakika baktı. Söyleyeceklerini adeta bakışlarıyla söyledi bana. Söylemek istediklerini bakışlarından anladım. O anda bu dizeler çıktı. Ben de dizelerimle affet beni, hoş gör, bana olan olmuş, kızma bana, der gibi seslendim.

Sadece şiir yazmıyormuşsunuz, müzisyenlik yönünüz de varmış?

Benimki amatörce bir şey. Öyle dostlar arasında çalıp söyleriz. Herfene gecelerinde dostlar için söylüyorum.

Kedinizi şair olarak mı tanımlıyorsunuz yoksa halk ozanı olarak mı?

Ben kendimi nasıl tanımladığımı bilmiyorum. Nasıl tanınırsam oyum herhalde. Şair olarak şiir dinletilerine çağrılıyorum. Ama ozan değilim.  Ozan şiirleriyle birlikte sazını konuşturandır. Ben ozanlıktan çok şairlik yönüm daha fazla.

 Şairin eserleri çocukları gibidir ve birini diğerinden üstün görmez ama bir şiiri vardır ki “İyi ki yazmışım” der ve an gelir ki diğerine tercih edebilir… Böyle bir şiiriniz mutlaka vardır…

1983’de “Yazın Yağar Kar Başıma” şiirim çok özel kaldı. Onun gibi bir şiir yazmam istendi ama yazamadım. Aslında bütün şiirler özel, tekrarı olmuyor. Ama her şairin bir şiirle anılması vardır,  ben de ‘yazın yağar kar başıma’ şiiri oldu bu manada benim için özeldir.  

Bestelenen şiirlerinizden telif hakkı alıyor musunuz?

MESAM’a üyeyiz okumak isteyen arkadaşlar telif ücretini yatırıyor. Özel okumak isteyen arkadaşlardan para talep etmiyorum.

Şu an yaptığımız röportajla ilgili bir iki satır söyler misiniz?

İki çay, çift şekerli, sohbetimiz güzel oldu

Okusunlar cümleleri, Hışır Osman “OLAY” oldu.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Teşekkür ediyorum. Olay Gazetesi’nin bu çalışması çok hoşuma gitti. Gümüşhane küçük bir şehir olmasına rağmen, birbirimizi pek tanımıyoruz. Bu çalışmayla Gümüşhane’nin duyulmamış değerlerini tanıtıyorsunuz. Emeği geçen herkesin eline sağlık.

Alime Çelik: Teşekkür ederim.

Osman Nebioğlu: Ben de teşekkür ederim.

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Süheyla Özcan Akay
13 Ocak 2016 Çarşamba 14:31
14:31
Can abim. Kalemine, yüreğine saglik
88.231.25.28
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim