KURAKLIK KAPIDA
TEMA Vakfı bu açıklamanın bugün yaşanan ve gelecekte daha sık karşılaşılacak olan kuraklık afeti ile mücadele açısından önemli olduğunun altını çizdi. TEMA Vakfı’nın açıklamasında, “Kuraklık, etki alanı çok geniş olan bir doğal felakettir. Kuraklığın kentlerin su ihtiyacının karşılanmasında bir darboğaz yaratmasından doğadaki canlıların üreme ve gelişmelerini etkilemesine, tarımsal üretimin azalmasından göçlere kadar birçok sosyo-ekonomik etkisi bulunuyor” denildi.
50 milyon kişi kuraklık riski yüksek şehirlerde yaşıyor
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan Akdeniz Çanağı’nda bulunan Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde %20 ile %40 arasında, İç ve Batı Anadolu bölgelerinde ise %40’ı aşan oranlarda yağışların azalacağı öngörülüyor. Bu durum gelecekte bugünkünden daha uzun ve şiddetli kuraklıkların sıklıkla yaşanması olasılığını artırıyor. Yapılan kuraklık riski çalışmalarında Türkiye nüfusunun 50 milyonluk kesimini barındıran 30 şehrin büyük oranda kuraklıktan etkileneceği görülüyor.
Yeraltı su seviyeleri düşüyor
Yeraltı suları kuraklığa karşı bugünün ve gelecek nesillerin sigortasıdır. Yeraltı su seviyelerinin düşmesi sürdürülebilir yeraltı suyu kullanımı yapılmadığını gösteriyor. Son yıllarda Türkiye’de yaşanan kuraklıklarda bir artış olduğu gözlemleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kuraklık analizlerinde, ülkemizde yağışların büyük çoğunluğunun yeryüzüne düştüğü mevsimlerde son 35 yılın yaklaşık %30’unun kurak olduğu görülüyor. Su ihtiyacı yüksek olan bitkilerin kurak bölgelerde yetiştirilmesine bağlı olarak açılan sulama amaçlı kuyuların sayısının artması nedeniyle yeraltı su seviyesi düşüyor. Son 15 yılda Konya Ovası’nda 30 metreye varan su seviyesi düşüşü ve artan obruk sayıları, Mardin Kızıltepe’de son 20 yılda kuyu derinliğinin 125 metreden 470 metreye ulaşması bu konuda ciddi önlemler alınması gerektiğini gösteriyor.
Alınması gereken önlemler var
Kuraklık riskinin giderek arttığı ülkemizde, bu doğal afete karşı hazırlıklı olunması için eylem planlarının hazırlanması, iklim değişikliğiyle etkili mücadele edilmesi, kurak dönemlerde sigorta görevi gören yeraltı sularının korunması ve tüm çalışmalara çerçeve oluşturması açısından doğanın hakkını gözetecek bir su kanununun yasalaşması büyük önem arz ediyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın “Ulusal Kuraklık Yönetimi Eylem Stratejisi”ni hazırlaması ve havzalarda kuraklık yönetim planlarının hazırlanması konusundaki girişimleri bu kapsamdaki olumlu çalışmalar olarak değerlendiriliyor. Hazırlanmakta olan kuraklık eylem planlarının etkin olarak uygulanmasında kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin iş birliğinin tesis edilmesi büyük önem taşıyor.
Bununla beraber Türkiye iklim değişikliğine uyum süreçlerinde alınması gereken önlemlerden uzak duruyor. 2012 yılının Türkiye’de kömür yılı ilan edilmesi ile birlikte, kömür madenciliği ve kömürlü termik santral yatırımları teşvik ediliyor. Büyük ölçüde suya ihtiyaç duyan kömürlü termik santrallerin planlanmış olması giderek kuraklaşan ülkemizde suyun kullanımı açısından bir tezat oluşturuyor. Türkiye’nin en verimli ovaları, kıyıları, zeytinlikleri termik santrallere feda edilirken, iklim değişikliğine katkımız da gün geçtikçe artıyor.
Gümüşhane de durum
İlimizde de son yıllara oranla yağış miktarlarının azaldığını görmekteyiz. Bu durum yaz aylarında yaşanacak kuraklığın habercisidir. Bu noktada yaz aylarında yaşanacak kuraklıklarla mücadele edebilmek için gerekli tedbirlerin alınması ve yeraltı su kaynaklarının azalmasını önlemek için adımlar atılmalıdır.
Alınacak tedbirler
Öncelikle içme ve kullanma suyu olmak üzere havza planlamalarının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Göletlerin sulamanın yanında içme ve kullanma suyu olarak ta kullanılması elzem bir ihtiyaçtır.
Yeraltı su seviyesini korumak için
Bilindiği üzere ilimizde yol, baraj, gölet, taş ocağı ve madencilik sektöründe büyük oranlarda patlayıcı madde kullanılmaktadır. Yapılan patlatmaların miktarlarının olması gerekenin çok üzerinde olması halinde şehrimizin yer altı su seviyesi daha alt kotlara düşecektir. Öncelikle patlayıcı madde kullanım miktarlarının bu tehdit ortadan kalkana kadar minimum seviyeye indirilmesi gerekmektedir. Bu noktada gerekli denetimlerin artırılması elzemdir.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim