Will Rogers adında bir kişi demiş ki ; “Herkes cahildir; ama farklı konularda.” Önce bunu kabul edelim. Hepimiz cahiliz. Ancak günümüz insanına gel de bir cahil de, ne kolay. Milli eğitimin çeşitli basamaklarında dirsek çürütmüş ya kendini alim olmuş sanır. Kabul etmez cahilliği. Oysa bilmediğini bilmek erdemdir. Biz bilmiyoruz ama gidip ansiklopedi karıştırmak, kütüphanelerde araştırma yapmak-pardon internet çağındaydık değil mi-evde, sokakta, bahçede ya da mesela bir çayhanede oturduğumuz yerden cep telefonumuzla, tabletimizle ya da bilgisayarımızla yasalarımıza ulaşıp hak ve sorumluluklarımızı öğrenmek yerine, cahilliği ve tembelliği seçiyor, cehaletin verdiği korkuyla doğru söylediğine inandığımız bir kişinin sözlerini benimseyip savunabiliyoruz.
Hayretler içerisinde izliyorum. Özellikle devlet memuru arkadaşlar hemen hemen her gün başka bir şeklini bulup sosyal paylaşım sitesi facebook üzerinden paylaşımda bulunuyorlar. Herkes paylaşıyor. Artık resmileşmiş ve başbakanlık yayınlamış. Dikkatli olup dediğini yapmalıymışız. Neymiş efendim PKK hesabını kopyalıyormuş, facebook' ta bir açık varmış, o da başka bir hesabım yok diyerek sorumluluk kabul etmiyormuş. Olur mu böyle şey diye sorunca da herkes paylaşıyor diye paylaştım diyor. Oysa “akılsızca bir şeyi milyonlarca kişi söylese de, o şey yine akılsızcadır.” Hadi hayal edelim, kötü niyetli biri bu sizin paylaşmayın, kopyalayıp yapıştırın dediğiniz metni kopyalayıp kendi facebook duvarına yapıştırdıktan sonra her türlü zararlı eylemde bulunsa ne diyeceğiz? O zamanında böyle bir şey beyan etmişti, kesin başkası yapmıştır mı diyeceğiz?
Muz Cumhuriyeti'nde mi yaşıyoruz? Hukuk başka ne için var? O kadar korkuyoruz ki, sanıyoruz yasalar ayağımızı kaydırmak için var. Oysa adalet masumiyeti aramaktır. Masum olan bir insan adaletten neden korksun ki? Ancak fark ediyorum da sadece adaletten değil her şeyden korkuyoruz. Korkarak yaşadığımız için de sorumluluk almak cesaretini göstermek yerine sorumsuzluk tembelliğinin limanlarında sığınağımızdan dışarıya başımızı çıkarmadan yani etliye sütlüye karışmadan yaşayıp gidiyoruz. Etrafımızdakilerin bizi korkutarak yönetmelerine izin veriyoruz.
Örneğin; ülkemizde şu an hissedilir şekilde artan ataması yapılmayan öğretmen sorunu var. Bu sorunu oluşturan etmenlerin başında “Öğretmen ol, devlete kapağı at!” anlayışının olmadığını söyleyebilir miyiz?
Ülkemizdeki korkak zihniyetin sığındığı diğer meslek gruplarının başında doktorluk ve avukatlık geliyor. Çocuğun yetenekleri, ilgileri ne yönde hiç araştırmadan doktor ol, hayatını kurtar diyoruz. Eğer zeki ise çocuk doktor oluyor, sözde hayatını kurtarıyor; ama muayeneye bir gidiyorsunuz asık suratlı, bir hoş geldin demekten aciz, işini zoraki yapan ve hiç sevmeyen bir doktor karşınıza çıkıyor.
Yök bu yıldan itibaren tıp ve hukuk fakültelerinde okumak isteyenler için bir kural getirdi. Sıralamanız hukuk fakültesinde okumak için ilk 50 bin, tıp fakültesinde okumak için ise ilk 40 bin kişi arasında olmalı. Yani aldığınız puan artık yeterli değil. Ancak sanılmasın ki doktor olan herkes devlet hastanelerinde çalışmaya devam edecek ya da hukuk okuyan herkes hakim, savcı veya avukat olabilecek. Yılda yaklaşık 12500 kadar tıp kontenjanı açılıyor. Her yıl bu kadar kişi tıp okumaya devam ederse devletin ihtiyacı olan doktor sayısı 2023 yılında karşılanmış olacak. Özel hastahaneler ve yeni açılacak devlet hastahanelerini hesaba katarsak biraz daha öteleyebiliriz belki 2023 yılını. Ancak öyle zannediyorum ki iş bulamayan doktorların sayısı artsa bile bu korkak zihniyet tıpkı öğretmenlikte olduğu gibi çocuklarını tıp okutmaya devam edecektir. Çünkü çocuklarının ilgileri, alakaları, istekleri ne yönde araştırmalarına gerek yoktur, çocukları doktor olursa hayatları kurtulacaktır.
Korkarak yaşıyorsak kendimizi başkalarının doğru bildiği yanlışları savunurken bulabiliriz. Felsefecilerin bildiği çok önemli bir cümledir. Francis Bacon söylemiş. "Bilgi güçtür." O halde okuyalım, araştıralım, duyduğumuzla yetinmeyelim, öğrenelim, bilelim de güçlü kalalım.