Anladık iyisin,
Ama neye yarıyor iyiliğin?
Seni kimse satın alamaz,
Eve düşen yıldırım da
Satın alınmaz
Karanlık bir tünelin içerisinde, uzak küçük aydınlığa doğru koşuyoruz. Koşuyoruz ulaşacakmış gibi. Yetinmeyi bilmiyoruz. Ancak bu sırada hayat kayıp gidiyor elimizden ve hayatı ıskalıyoruz. Yaşlanıyoruz söz gelimi. Birlikte zaman geçirmeyi isteyip de bir türlü vakit ayıramadığımız insanları kaybediyoruz mesela. Yaşadığımızı bize hissettiren ne varsa uzağımızda kalıyor. Bize yaşamın tadını verecek asıl özü kaçırıyoruz.
Anladık dediğin dedik,
Ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin düşündüğünü,
Ama düşündüğün ne?
Yüreklisin,
Kime karşı?
Akıllısın,
Yararı kime?
Gözetmezsin kendi çıkarını,
Peki gözettiğin kiminki?
Tam varıyoruz ki hedefe bir yenisi başlıyor. Yetmiyor mesela istediğimiz o arabayı almak, yetmiyor o eve sahip olmak, o unvana kadar yükselmiş olmak yetmiyor hep daha fazlasına ihtiyaç duyuyoruz. Müdür yardımcısı olabildiysek müdür de oluruz diye düşünüyoruz biraz daha sıkıyoruz kendimizi. Oysa bir düşünsek en son ne zaman mutlu olduğumuzu. Bir düşünsek en son ne zaman sırf istediğimiz için bir şeyler yapmış olduğumuzu. Hani yarın ölecek olsak gözümüz arkada gitmesin diye yapmak istediğimiz şey ne diye sorsalar hemen söyleyemeyiz, ama sahip olmak istediklerimiz için yapabileceklerimizin en iyisi her ne ise uğraşır, bulur ve yapmak için sonsuz bir gayretle yılmadan çabalarız.
Dostluğuna diyecek yok ya,
Dostların kimler?
Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine
Ama madem bir sürü iyi yönün var
Dikeceğiz seni dibine iyi bir duvarın
İyi tüfeklerden çıkan
İyi kurşunlarla vuracağız seni.
Sonra da gömeceğiz
İyi bir kürekle
İyi bir toprağa...
Sultan Süleyman' a kalmayan dünya bize mi kalacak ki? En fazla gömecekler bizi de iyi bir kürekle, iyi bir toprağa.
*Şiir Bertolt Brecht’ e aittir.