Bu hafta sizlerle paylaşmak istediğim konu dere ıslah çalışmalarıdır. Ülke genelinde ve ilimizde çokça rastladığımız ıslah çalışmaları son zamanlarda inşaat sektörünün gözdesi haline gelmiş ve hızla devam etmektedir.
Peki dere ıslahlarının amacı nedir ? Dere ıslahları olası taşkınların meydana getirebileceği zararları engellemek ve suyun oluşturduğu toprak erozyonuna karşı alınan bir önlem niteliğindedir. Fakat bizler her zamanki gibi esasta haklı olduğumuz davamızı usulde kaybediyor, gerekli yada gereksiz ayırt etmeksizin gördüğümüz her akarsuyun kenarına yaptığımız devasa betonlarla sözde ıslah yapıyoruz. Tarih boyunca taşkın sırasında çevresine zarar vermeyen bir akarsuyu ıslah etmenin mantığının ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Akarsulardan beslenen bitki ve hayvan popülasyonunu hiçe sayarak kenarla diktiğimiz betonlar , akarsu içerisindeki sucul yaşamı önemsemeyerek yaptığımız yan ve taban kaplamaları aslında bir ıslah değil oradaki biyolojik yaşamın dizginlenmesidir. Bütün canlıların suya ulaşma hakkı vardır ve bu hak kısıtlanamaz. Canlıların su kaynaklarına ulaşmasını engellemek vicdanen de dinen de uygun olamayan bir davranıştır. Canlıların bu Hakkı'nın devlet eliyle ellerinden alınması anlam verilemez bir tutumdur.
Yapılan ıslahlar sonucu canlıların suya ulaşması engellendiği gibi kilometrelerce uzunluktaki yan duvarlar, canlıların akarsuyun bir tarafından diğer tarafına geçmesine de mani olmaktadır. Bu durum nesli tehlikede olan türler açısından büyük riskler oluşturmaktadır.
Erozyona gelince, evet yapılan ıslahlar suyun oluşturduğu toprak erozyonunu engelleyecektir. Lakin dere ıslahı inşaatı sırasında yapılan kontrolsüz kazılar ve suya karıştırılması sonucu kaybedilen topraklar belki de su erozyonu ile onlarca yılda taşınamayacak toprağın kaybedilmesine neden olmaktadır. Derelerimizi iş makineleri operatörlerine teslim ettiğimiz müddetçe kaybeden her zaman şehrimiz ve ülkemiz olacaktır.
Geçen yıllarda Harşit ıslahı sırasında katledilen binlerce balık hafızalarımızdan gitmemiş durumdadır. Kaldı ki çare aramak adına yaptığımız görüşmelerde bir kurum yetkilisinin '' abartmayın ha öldüler ha da tuttuk yedik ne fark eder ki '' demesi canlı hayatının ne kadar önemsendiğinin bir göstergesidir.
Ülkemiz gelişim sürecindedir. Bu süreçte doğal ve kültürel kaynaklarımızı kaybetmek kaçınılmaz ve acı bir gerçektir. Bu gerçeği ortadan kaldırmak adına tüm mühendislik, hukuk, eğitim vb bölümlerde ekoloji dersinin zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Son yıllarda Gümüşhane genelinde yapılan beton dere ıslahları ve üzerindeki korkuluklarla oluşturulan ucubeler canlı yaşamını hiçe saymaya ve göz zevkimizi bozmaya devam ede dursun neden taş ıslah değil de beton ıslah sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Sağlıcakla Kalın.