ESKİMEYEN TEKNOLOJİ: RADYO
Modern toplumda, radyo, arabada ve evde yaygın bir teknolojidir. Aslında, bugünün dünyasında hayatında radyo dinlemeyen veya radyo kullanmayan birini bulmak zor. Ancak bu her zaman böyle değildi. 19. yüzyıldan önce, kablosuz radyo iletişimi fantastik bir şeydi. Radyonun 1800'lerin sonlarında gelişmesinden sonra bile, radyoların ana akım haline gelmesi ve evin değişmezi haline gelmesi uzun yıllar aldı. Radyonun geçmişi, dünyanın birbirine uzak mesafelerden nasıl bağlandığını ve iletişim kurduğunu gösteren büyüleyici bir şey.
Gazetemiz muhabirlerinden Tarihçi Yazar Serhat Doğan Radyo’nun kısa tarihini derledi.
Radyoyu kimin icat ettiği sorusu belli bir tartışma ile birlikte geliyor. 1893 yılında mucit Nikolai Tesla, Louis Missouri'de kablosuz bir radyoyu Kanıtladı. Bu kanıta rağmen, Guglielmo Marconi, çoğunlukla radyonun baba ve mucidi olarak algılanıyordu. Bu nedenlerden biri, 1896 yılında İngiltere'de ilk telsiz telgraf patentinin verilmesidir. Bununla birlikte Tesla, bir yıl sonra ABD'deki temel radyo için patent başvurusunda bulunmuş ve 1900'da alabilmişti. 1901 Yılı Aralık 12'de Marconi'nin tarihteki yeri, Atlantik Okyanusu boyunca sinyal gönderen ilk kişi olduğu, tarihte ki yerini aldı.
I. Dünya Savaşı'ndan Önce ve Sırasında
1920'lerden önce radyo öncelikli olarak denizde olan gemilere ulaşmak için kullanıldı. Radyo iletişimleri tipik olarak Morse kod mesajları kullanılarak gerçekleştirildi. Bu, özellikle acil durumlarda sudaki gemilere büyük fayda sağlandı. Birinci Dünya Savaşı'nda radyonun önemi belirginleşti ve faydası önemli ölçüde arttı. Savaş sırasında, ordu neredeyse tamamen kullandı ve silahlı kuvvetler için mesaj gönderme ve alma konusunda radyo paha biçilemez bir araç haline geldi.
Radyo ve 1920’ler
Savaşın ardından 1920'lerde, radyolar siviller arasında popülerlik kazanmaya başladı. ABD ve Avrupa'da, Pittsburgh, Pennsylvania ve İngiltere İngiliz Yayın Şirketi (BBC) gibi KDKA gibi yayın istasyonları Radyo yayınına başladı. 1920 yılında Westinghouse Company, KDKA'nın kurulmasına izin veren ticari bir radyo lisansı başvurusunda bulundu ve aldı. KDKA, daha sonra resmi olarak devlet tarafından lisanslanan ilk radyo istasyonu haline gelecekti. Westinghouse da radyo yayıncılığını halka tanıtmaya başladı. Ev yapımı radyo alıcıları bazıları için bir çözümdü ve onları satan üreticiler için bir sorun yaratmaya başladı. Sonuç olarak, Radyo Şirket Anlaşmaları, RCA, hükümet tarafından yaptırım altına alındı. RCA uyarınca bazı şirketler alıcılar, diğer şirketler ise vericileri onayladı. Yalnızca bir şirket olan AT & T, yayını ve zincirleme yayın yapabildi. AT & T, 1923'te ilk radyo reklamını yayınladı. 20'lerin sonlarında, CBS ve NBC, AT & T'nin yayıncılık haklarındaki tek istasyon olmasına tepki olarak yaratıldı.
İngiltere'de, radyo yayınları 1922'de İngiliz Broadcasting Company veya BBC ile Londra'da başladı. Yayınlar hızla İngiltere'ye yayılmış ancak gazetelerin grev yaptıkları 1926 yılına kadar gazeteleri geçmeyi etmeyi başaramamıştı. Bu noktada radyo ve BBC kamuoyunun önde gelen bilgi kaynağı oldu. Hem ABD hem de İngiltere'de, bir aile olarak radyonun önünde toplanmak birçok hanede yaygın bir olay haline geldiği bir eğlence kaynağı haline geldi.
İkinci Dünya Savaşı ve Savaş Sonrasında Yapılan Değişiklikler
İkinci Dünya Savaşı sırasında radyo, hem ABD hem de İngiltere için önemli bir rol üstlendi. Radyo, gazetecilerin yardımıyla halka haberler gönderdi. Aynı zamanda toplama kaynağıydı ve hükümet tarafından halka açık destek almak için kullanıldı. İngiltere'de televizyon istasyonlarının kapatılmasından sonra ana bilgi kaynağı oldu. Radyo’nun kullanılması biçimi de 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyayı değiştirdi. Seri programlar şeklinde bir eğlence kaynağı olmasına rağmen, o zamanın müziklerini daha çok çalmaya başladı. Müzikte "Top-40" popüler hale geldi ve hedef kitlenin ailelerinden gençlere, otuzlu yaşlarının altındaki yetişkinlere geçti. Müzik ve radyo, birbirleriyle eş anlamlı hale gelene kadar popülaritesini arttırmaya devam etti.
Radyo'nun Günümüz ve Geleceği
Bugün, radyo Tesla ya da Marconi'nin hayal edebileceğinden çok daha fazla oldu. Geleneksel radyolar ve radyo yayınları giderek geçmişte kaldı. Bunun yerine daha fazla uydu radyo ve internet radyo istasyonları ile gelişti. Radyolar yalnızca evlerde değil, aynı zamanda araçlarda bir de elyaftır. Müzik ek olarak, radyo şovları da birçokları için popüler bir seçenek haline geldi.
Türkiye’de Radyo geçmişi
Türkiye’de radyo yayıncılığı özel bir şirket olan Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi (TTTAŞ) tarafından 1927’de başlatıldı. Başlangıçta yalnızca bir eğlence aracı olarak topluma sunulan radyo, sonraki süreçte kültür ve sanatın geliştirilmesi, halkın eğitimi, ulusal bilincin aşılanması gibi millî rolleri de üstlendi.
1930’ların ikinci yarısından 1940’ların ortasına kadar yaşanan süreç devletin kitle iletişim araçlarından etkin olarak yararlanmak istediği yıllar oldu. II. Dünya Savaşı’nda insanların siyasi gelişmeleri takip etme isteği radyonun yaygınlaşmasını sağladı. Ülkemizde ilk olarak Ankara Radyosu 1943’ten sonra düzenli yayınlara başladı. Üstüne bir dantel örtü serilmiş lambalı radyolar, kentli evlerin başköşelerine kuruldu. Yaşanan teknolojik gelişmelerle radyonun eğlendiren ve müzik sunan işlevi ön plana çıktı.
1940’ların ikinci yarısından itibaren devlet radyolarının dışında da radyo istasyonları kurulmaya başlandı. 1945’te kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi Radyosu bunların ilkidir. II. Dünya Savaşı sonrası başlayan Batı Bloku içinde yer alma çabası yayıncılığı da etkiledi. Radyo giderek daha fazla yaygınlaştı, kentlerden köylere hemen her kesimden insanın daha rahat eriştiği bir araç konumuna geldi.
Türkiye’de radyo yayıncılığının başlamasıyla birlikte radyo programlarında halk müziği örnekleri, bireysel faaliyetler çerçevesi içinde düzensiz bir biçimde yer buldu. Radyolarda halk müziği eserlerinin icrası, İstanbul Radyosunda Tamburacı Osman Pehlivan tarafından Rumeli türküleri ile başladı. 1938’de Ankara Radyosunda Sadi Yaver Ataman, gerçekleştirdiği açıklamalı halk müziği programlarında anonim ve âşık edebiyatı ürünlerine yer verdi. 1940’ta Vedat Nedim Tör’ün Ankara Radyosunun müdürü olması, radyo programlarının yeniden yapılandırılmasını sağladı. Bu doğrultuda 1941’de Mesut Cemil yönetimindeki Klasik Türk Müziği Korosu radyonun ilk düzenli halk müziği programlarını yaptı.
Bir Türkü Öğreniyoruz adı verilen bu programlar, Muzaffer Sarısözen’in şefliği ve repertuvar hocalığı doğrultusunda faaliyetini sürdürdü. Bu programlar klasik Türk müziği sanatçılarının halk müziği alanında eğitilmesini sağladığı gibi, Yurttan Sesler Korosunun kurulmasına da zemin hazırladı. 1947’ye gelindiğinde ismini Vedat Nedim Tör’ün verdiği Yurttan Sesler Korosu Muzaffer Sarısözen’in şefliğinde müstakil olarak kuruldu. Yurttan Sesler programlarında halk müziği derleme çalışmaları dinleyicilere sunuldu. Halkın büyük bir ilgi ve beğeniyle takip ettiği bu programlardaki anonslar Muzaffer Sarısözen tarafından yapıldı. Sarısözen anonslarında türküleri yöresi, kaynak kişisi ve icra edecek sanatçıyla birlikte söyledi. Davetliler önünde radyo konserleri yapılmaya başlandı. Münir Nurettin Selçuk, Ankara Radyosunun 1 numaralı stüdyosunda konserler verdi. Ankara Radyosu klasik müzik icralarını da canlı olarak yayımladı. Münir Nurettin, beş yıl içinde alaturkanın (Türk müziği) en seçme eserlerini okuduğu on beş taş plak doldurdu. Ankara Radyosunda günün popüler parçalarını okuyan Sevinç Tevs (Görsel) radyonun yıldızı lakabıyla tanındı.
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim