BARO’DAN, EMNİYET’E ÇAĞRI
Taştan, gazetemize yaptığı açıklamada, Gümüşhane’nin, suç oranının en düşük iller kapsamında olmasına rağmen gerek ilin girişinde, gerekse çıkışında çok sayıda polis aracının bulunmasının, insan hak ve özgürlüklerine uygun bir durum olmadığını belirterek, “Baro olarak, insan hak ve özgürlüklerinden yanayız. Şehrin hem girişinde hem de çıkışındaki polis araçları hiç de hoş bir görüntü oluşturmuyor” dedi.
“Bu normal değil “
Geçtiğimiz günlerde Van’da yapılan Türkiye Barolar Birliği’nin 33. Mali Olağan Kongresine katıldığını dile getiren Taştan, “Trabzon’dan aracımızla yola çıktık. Trabzon’dan Gümüşhane’ye kadar, sadece yolda 1 polis aracını İkisu mevkiinde gördük, bir polis aracı da Mordut mevkiinde yolun kenarına park etmiş vaziyette, biraz daha ileri gidince iki tane araçta Akçakale köyünün hemen altında bekliyor, toplam 4 polis aracı, şehrin giriş ve çıkışında. Ne hikmetse, Van’a kadar yol güzergahlarında hiçbir polis aracına rastlamadık. Van’dan geri döndük, tekrar Gümüşhane’ye geldik, yine aynı yerde aynı söylediğimiz noktalarda polis araçları duruyor. Hem radar, hem güvenlik sebebiyle de olabilir ancak bu normal değil. Gümüşhane’den, Van’a kadar kaç şehir geçtik, bir tane polis aracı yok, güvenlikse orada olmalı. Türkiye’nin sınırları Gümüşhane’den başlamıyor, biz bunu kabul etmiyoruz. Polis, bizim polisimiz, asker bizim askerimiz tabi ki, görevlerini yapacaklar ancak, Gümüşhane gibi, suç işleme oranın bu kadar düşük olduğu bir yerde bu denli yoğun bir araç olması uygun görünmüyor. Bir olay olur, tedbir alınır bunun haricinde sanki böyle gözümüzün içine baka baka her tarafta polis aracı, bu hoş bir görüntü değil, baro olarak biz insan hak ve özgürlüklerinden yanayız, daha dikkatli olunmalı diye düşünüyoruz. Olacaksa polis her tarafta olsun” şeklinde konuştu.
“Nedir bu her tarafta polis araçları”
“Güvenlikse güvenlik her ilde olmalı” diyen Taştan, “Trabzon’da da olsun o zaman, Bayburt’ta da olsun Van’a gidiyoruz Van’a kadar polis aracı yok diyorum. Dolayısıyla bu durumu şehrimiz adına kabul etmiyorum. Ama bunun gerekçesi neyse de yetkililer açıklasın lütfen. Nedir bu her tarafta polis araçları. Yani Gümüşhane terör bölgesi değil, terör yok, Gümüşhane’de suç işleme oranı en düşük il. Bu konuda sayın Emniyet Müdürüm size çağrıda bulunuyorum, çıkın cevap verin niçin her tarafta polis aracı var. Eğer güvenlik diyorsanız, Van’dan da mı daha güvenlikli bir yer değiliz, ağrıdan Kars’tan daha mı gerideyiz bu konuda. Yani neyin peşindeyseler o gün işlerini yapsın gitsin, her gün her gün yani Gümüşhane’ye dışardan gelen bir insan burada sıkı yönetim mi var diye düşünür. Yani maksat nedir onu bilemiyorum” cümleleri ile tepkisini sile getirdi.
“Şehirdeki dedikoduları bir kenara bırakıp, fikir üretmeliyiz”
Şehrin önyargılarının bir kenara bırakılıp, fikir üretilmesi gerektiğinin altını çizen Taştan, “Basın mensuplarına bir ricamız var, lütfen köşe yazılarınızla şehrimize yön verin, bu şehrin düşünce kalıplarını birlikte kırmalıyız, bu şehri içerde bulunduğumuz fanustan, düşünce fanusuna çıkarmalıyız. Bu şehirde bir Müslüman ne kadar kıymetliyse, bir Hristiyan da o kadar kıymetlidir, bir Sünni ne kadarsa, Alevi de o kadar kıymetlidir, bir Türk kıymetliyse bir Kürt’te o kadar kıymetlidir. Kişilerin mezhebine, dinine, inancına, etnik kökenine bakılmaksızın tamamını kucaklayan bir şehir ve bu şehrin güzel insanları var. Hiç kimseye ön yargıyla yaklaşmaksızın, tüm insanlarımızı kucaklamalıyız, şehrin içerisinde bulunduğu ön yargıları dedikoduları bir kenara bırakıp, fikir üretmeliyiz, Gümüşhane’den geçip giden, göç eden beyinlerin beyin göçünü engellemeli, tersine bir beyin göçü sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.
“Basın tam özgür olmalı”
Basına siyasal yetkililer ve bürokratlar tarafından müdahale edilmemesi gerektiğini belirten Taştan, “Basına siyasal yetkililer ve bürokratlar tarafından müdahale etmemeliler, basın tam özgür olmalı, tam özgür olursa Gümüşhane’ye de o anlamda ciddi katkı sunulur. Gümüşhane gibi nüfusu az olan bir şehirde 4 tane gazete çıkması çok büyük bir olay ve takdire şayan, renkli, büyük boy gazete çıktığı gibi, renksiz gazetelerde var ve fevkalade güzel işlere imza atılıyor” dedi.
“Gümüşhane’de neden aydın yetişmiyor?”
Taştan Gümüşhane’de aykırı fikirlere karşı çok ciddi bir mahalle baskısı olduğunu öne sürerek, “Gümüşhane’de neden aydın yetişmiyor, aydın aykırı fikirleri savunan demek, aykırı, mantıklı ama çok çok uzağı gören. Gümüşhane’de çıkıp bir arkadaşımız ben HDD’ye oy verdim diyebilir mi, linç eder toplum. Yani şu anda zemin uygun değil, oy vermiştir ama ses çıkaramaz. Ben CHP’ye, MHP’ye oy verdim der. Neden aydın yetişmiyor sorusunun cevabı bu. Çok ciddi bir mahalle baskısı var, aykırı fikirlere karşı. Aile birliğiniz bile bozulabilir aykırı fikirler yüzünden. Çıkıp insanlar CHP, MHP, HDP koalisyon kursun bile diyemiyor. Ya bu bir fikirdir, olur ya da olmaz. Yani toplum baskısı buna engel. Fikirler toplumda karşılıkta bulmuyor” diye konuştu.
“Kadına şiddet konusunda şehrimiz dört dörtlük değil”
“Kadına şiddet konusunda şehrimizin, durumu tam anlamıyla dört dörtlük değil, yani şiddet illa kadını dövmekle ilgili değil, ekonomik şiddet, cinsel şiddet, fiziksel, sözlü şiddet. Bütün bunlar konusunda ilimizde sıkıntılar var. Kadınınız tam anlamıyla problemi yaşadığında savcılığa gidemiyor, kocam değil mi döver de severde diye bir mantık ve korku var. Baroya bu noktada gelen hanımlar çok oluyor. Savcılık konusunda çekimserler. Kadına bakışımız ilimizde çok da pozitif denemez. Ama kadınımız bilinçlendikçe kadın dernekleri, kadın sivil toplum kuruluşları geliştikçe bu noktada daha iyi olacağız diye umuyorum.”
“Sokak hayvanları da can taşıyor”
Taştan, insan haklarının yanı sıra hayvan haklarının da olduğuna dikkat çekerek, Baro bünyesinde “Hayvan Hakları Komisyonu” kurduklarını söyledi.
“Gümüşhane’de baromuzun oluşturduğu hayvan hakları komisyonu var, bu komisyon faal bir şekilde çalışmaktadır. İlimizde ki hayvan hakları konusunda, toplumun yeterli düzeyde bilinçli olduğunu söylemek mümkün değil. Özellikle sokak hayvanları konusunda. İlimizde sokak hayvanlarına, onların bir can taşıdığını unutarak davranıyoruz, trafikte arabamızı adeta hayvanları katledercesine süren sürücü arkadaşlarımız var, istisna da olsa. Hayvanlara kim eziyet ediyorsa, kim sokak hayvanlarına işkence ediyorsa, dövüp tekmeliyorsa, kesiyorsa, ona her türlü işkenceyi yapıyorsa bu insanlara karşı önce toplum olarak duyarlı olmalıyız, ayrıca bu insanları özellikle uyarıyorum, cumhuriyet savcılığına gidip suç duyurusunda bulunmaya da davet ediyoruz. Kim olursa olsun. Onlar da bir can taşıyor, bitkiler, insanlar nasıl can taşıyorsa, hayvanlarda can taşıyor. “Yaş kesenin başını keserim” diyen bir Fatih Sultan Mehmet’in torunları olarak bizler yeşile, doğaya hem hayvanlara son derece saygı duyup sahiplenip onları muhafaza altına almalıyız diye düşünüyorum.”
Spordaki gelişmeler
Spor konusunda yaşanan gelişmelere de değinen Taştan, şu cümleleri kullandı: “Son dönemde spor konusunda, yaz spor okulları açıldı ve Gümüşhanespor’un başına Kaya Büyükbayraktar geldi, çok isabetli bir karar, daha önceki başkanları genç İdris Beyi’de buradan kutluyorum, büyük işler yaptı, bir kulübü hepimizin takdir ettiğimiz bir abimize teslim ettiler, ve Kaya Bey’inde başarılı olacağına inanıyoruz, çok güzel bir teknik direktör transferi yaptığını ve arkasında durduğumuzu da ifade ediyorum. Ayrıca Osman Akgül’ün ilimize kazandırmış olduğu tesislerde de yüzme havuzu da açılmış. Emeği geçen herkese baro olarak teşekkürlerimizi iletiyoruz.”
Anayasa mahkemesinin iptal kararı
Taştan, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), binlerce öğretmeni ve öğretim kurumunu yakından ilgilendiren 1 Eylül’de dershanelerin kapatılmasını öngören yasayı oyçokluğu ile iptal etmesi ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Dershaneler kapatıldığı zaman baro olarak “Dershanelerin kapatılması, Anadolu gençliğini bitirir. Anadolu’da okuyan fakir fukara ailelerin çocuklarının çok iyi fakülteler kazanması, dershanelerin kapatılması ile birlikte engellenmiş olur diye ” yaptıkları açıklamayı hatırlatan Taştan, “Yine aynı noktada duruyoruz. Türkiye’nin gerçek zenginleri çocuklarını Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerde okutmaktadırlar. Amerika’da kaliteli bir üniversitenin yıllık maliyeti 150 bin ile 250 bin dolar arasında. Bunun parasını ancak İstanbul, İzmir, Ankara zenginleri karşılayabilir. Bu insanların dershanelere ihtiyacı yoktur. Orta halli zenginlerimiz ise çocuklarını özel üniversitelerde okutmaktadırlar. Çok iyi bir puan almalarına gerek yoktur üniversite sınavlarında. Az bir puanla da çok iyi, özel üniversitelerde okuyabiliyor orta halli zengin ailelerin çocukları. Peki ekonomik durumu kötü olan ailelerin çocukları, iyi bir üniversitede nasıl okuyacaklar? Anadolu’da almış oldukları mevcut eğitimle, bunun sağlanması çok zor. Mecburen büyük şehirlerdeki kolejlerde yarışabilmeleri için, Anadolu’da dershanelerdeki eğitimlerden geçmeleri gerekiyor. Dershanedeki eğitimlerle birlikte ancak bu aradaki farkı kapatabilirler. Bu anlamda dershanelerle alakalı iptal kararı son derece yerinde, özgürlükçü bir karardır. Anayasa Mahkemesi bu ülkede halen hukukun var olduğunu göstermiştir. Dershaneler kapanmış olsaydı, bu yılda üniversite sınavını kazanamayan arkadaşlarımız nerede hazırlanacaklardı üniversite sınavlarına, gidip nerede test tekniğini geliştireceklerdi, okullarda alamadıkları eğitim farkını nerede gidereceklerdi? Ne olursa olsun dershaneleri değerlendirirken, şu fikrin insanları, bu partinin, şu görüşün etkisindeki insanlar diye değerlendirmemek lazım, dershaneyi eğitim açısından değerlendirmek lazım. Onun için Anayasa Mahkemesinin kararı son derece yerindedir. Bu sistemde dershanelerde gereklidir. Dünyanın tüm ülkelerinde dershane var. Yasak olan hiçbir ülke yok. Çok komik, antidemokratik bir yasaydı bu. Hem öğrenciler açısından, hem de mülkiyet, eğitim hakkı açından son derece yanlış bir yasaydı. Anayasa mahkemesinin kararını destekliyoruz, doğru bir karardır.”
İbrahim Özdemir- Figen Tok
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim