ATIK BARAJINDAN BUHARLAŞTIRMA
Konu ile ilgili olarak Oral’ın açıklaması şöyle: “Bütün dünya ile birlikte ülkemizin son yıllardaki en büyük sorunlarından biri düşük tenörlü metalik cevherlere yönelik büyük ölçekli madencilik faaliyetleridir. Madencilik faaliyetleri yapılan Gümüşhane, coğrafi konumu gereği bakir kalan doğası ile Doğu Karadeniz bölgesinin eşsiz güzelliklerine sahip illerinden bir tanesidir. Gümüşhane'nin bakir kalan doğası madencilik sektörünün ilgisini çekmiş ve son yıllarda sektör şehrimize yönelmiştir.Gümüşhane ili sınırları içerisinde bulunan bitki ve hayvan türleri açısından ülkemizin en zengin illeri arasında yer almaktadır. Bazı Türler kırmızı listede olup bu türler yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Madencilik faaliyetlerini sürdürmek amacı ile bu türlerin yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve yüksek oranda kimyasal kullanılması, yok olma tehlikesinde olan türler için yeni riskler anlamına gelmektedir. Son zamanlarda Gümüşhane'nin tek istihdam kaynağı madencilik olarak gösterilmektedir. Tek istihdam kaynağı olarak görülen bu sektörün ilimizdeki tüm işletmelerinde hem işçi sağlığı güvenliği hem de çevresel etkileri açısından riskler bulunmaktadır. Gündemdeki Demirkaynak Köyü Mastra mevkiindeki maden işletmesi ile ilgili olarak TEMA Vakfı Gümüşhane Temsilciliği olarak riskli gördüğümüz bazı durumlar söz konusudur. İlgili maden sahasında bulunan atık barajı dolu durumdadır. Maden şirketi Atık barajında biriken tortu üzerinde bulunan suyu kurduğu makinelerle buharlaştırmaktadır. Çevresel etkileri açısından atık barajından buharlaşmayı engelleyici tedbirler alınması gerekli iken kurulan sistemle buharlaştırma yapmak çevresel anlamda risk oluşturmaktadır. Atık barajı çevresine kurulan fıskiyeler suyu, baraj dışında kalan kısımlarına saçmaktadır. Bu durum çevresel anlamda risk oluşturmaktadır. Fotoğrafları ve video görüntüleri mevcut olan bu yöntem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın atık su deşarj yönetmeliğine aykırı biçimde gerçekleştirildiği açıktır. Atık barajında bulunan ağır metaller havaya sonrasında da yüzeye inmektedir. Bu durum, çevre ve insan sağlığı açısından çok büyük bir risktir. Kış mevsimi olmasına rağmen atık barajı su seviyesinin yaklaşık 2 metre düşmesi, atık barajının suyunun ne olduğu sorusunu sormamıza sebep olmaktadır. İlgili maden sahasında bulunan atık barajının dolu olması sürekli risk içerisinde olduğumuzu göstermektedir. Bölgenin jeolojik yapısı incelendiğinde tamamına yakınının kayaçlardan oluştuğu görülmekte, Etkin geçen kış şartları düşünüldüğünde ve olası şiddetli yağışlarda zeminin yapısına bağlı olarak yağan yağmurun ve eriyen karın büyük bir bölümü akışa geçmesi söz konusudur. Bu durumun ani olarak gerçekleşmesi durumunda atık barajının tamamen dolması ve taşması endişe duyulması gereken bir durumdur. Bu durum geri dönüşümü olmayacak çevresel zararlar oluşmasına neden olacaktır. Vadinin Torul ve Kürtün barajının su havzası içerisinde bulunduğu düşünüldüğünde başta bölgede yaşayan nüfus, bölgedeki bitki ve hayvan türleri ile Torul ve Kürtün Barajında yapılan tatlı su balıkçılığı olumsuz yönde etkilenecektir. Yıllarca etkisi bitmeyecek olan bu husus bölgedeki yaşam kalitesinin düşmesine neden olacaktır. İhtimal de olsa binlerce canlı ve bitki türünü tehdit eden bu hususun asla göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Demirkaynak Köyü Mastra mevkiinde bulunan işletmede atık barajı dolu olduğu için ikinci atık barajının yapılması planlamaktadır. Fakat ilk atık barajının rehabilitasyonunun yapılmadan ikinci atık barajının yapılması durumunda çevresel etkilerin artması söz konusu olacaktır. İkinci atık barajının yapılması planlanan yer maden sahası içerisindeki açık ocaktır. Bu kısım saha içerisindeki yer altı galeri ile çok yakın durumda ve galerilerin üst kotundadır. Tekniğine uygun yapılsa dahi atık tutmaya başladıktan sonra gerek hidrolik baskı gerekse de yer hareketleri ile meydana gelebilecek olası sızıntıların yeraltı galerine ulaşması söz konusu olacaktır. Bu durum işçi güvenliğini ve işçi sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gibi yeraltı su kaynaklarına karışması durumunda halk sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir. Açık ocakta geçmiş zamanlarda yapılan patlatmalar sonucu oluşan çatlaklar endişemizi kuvvetlendirmektedir. TEMA Vakfı Gümüşhane Temsilciliği olarak Gümüşhane'nin vahşi madenciliğe feda edilmeyecek kadar kıymetli olduğunun altını çizmek isteriz. Doğal dengeyi bozan madencilik faaliyetleri Gümüşhane'de devam ettiği sürece başta organik tarım faaliyetleri olmak üzere pestil-köme, arıcılık, balıkçılık, hayvancılık ve seracılık gibi şehrin ana istihdam kaynağı olan doğal kaynaklar yok olma tehlikesi ile karşılaşacaktır. Şehrimizin adının doğa turizmi ile anıldığı bu günlerde doğa turizmine en büyük darbenin madencilik faaliyetleri ile vurulacağı da aşikardır. Şu anda sadece Gümüşhane ili içerisinde üç adet atık (siyanür) barajı bulunmakta ve üçünün de dolmuş olmasından dolayı üç adet daha yapılması planlanmaktadır. Bu durumun gerçekleşmesi Gümüşhane'ye kıymaktan öte bir durum olmayacaktır. Gümüşhane halkının şehrimizde yapılan ve yapılması planlanan madencilik faaliyetlerine karşı ortak bir mücadele ile tepki göstermesi gereklidir. Madenlerde istihdam edilen kardeşlerimiz asla hedefimiz değildir. Onlar ekmeğinin peşinde koşan emekçilerdir. İşsizlik kalıcı olarak çözülmesi gereken bir sorundur. Tonlarca siyanür ve benzeri kimyasal kullanarak üretilen metaller doğal kaynak olmaktan çıkmıştır. Bu şehrin doğal kaynakları elma'sı, kuşburunsu ,ceviz'i , dut'u ve doğa turizmimidir.”
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim